Suriye / Süveyda Kentinde ki Çatışmalar ve Davut Koridoru!

13 Temmuz 2025 tarihinde, bir Bedevî tarafından bir Dürzî’nin öldürülmesinin ardından başlayan çatışmalar, özellikle Suriye’nin Süveyda kenti ve çevresindeki köylere yayılmıştır!

Peki, neler olmaktadır? Suriye ve diğer kentlerde ki; mezhep ve etnik temelli çatışmaları nasıl okumak gerekir?

Doğal mecrasında olan çatışmalar mı? Yoksa Küresel güçlerin bölgedeki varlık ve nüfuz mücadelesinin yansıması şeklinde mi okumak gerekir?

Süveyda kenti ve çevresindeki köylerde çatışmalarda; Ağır silahlar, havan toplarının kullanıldığı, yolların kesildiği, köylerin ateşe verildiği ve yerel güvenlik noktalarına saldırılar yapıldığı iddia edilmektedir!

İsrail, 14 – 16 Temmuz tarihleri arasında, Süveyda çevresi ile Şam’daki bazı Suriye askeri hedeflerine hava saldırısı da düzenlemiştir!

Süveyda kentindeki durum sadece bir mezhepsel çatışma olmadığı, Suriye’nin güneyinde kim güç kazanacak sorusunun cevabı için verilen küresel ve bölgesel bir mücadele olduğu da ifade edilmektedir.

Süveyda kenti ve çevresindeki köylerde ki çatışmalara; Uluslararası aktörler ( ABD, İsrail, BM, Türkiye ) doğrudan ya da dolaylı bir şekilde sürece müdahil olmaktadır.

Süveyda kenti ve çevresindeki köylerde ki çatışmalara; BM ve İnsan hakları örgütleri, çatışan tarafların katliam ve hak ihlalinde bulunduğunu, bölgede insani yardımların kesildiği ve temel ihtiyaçlara erişilemez hale geldiğini, ifade etmektedir.

İbrahim Anlaşmaları çerçevesinde, bölge Arap ülkeleri ve Suriye tamamen kontrol altında ilerlerken neler olmaktadır?

İbrahim Anlaşmasını barış antlaşmasından çok İsrail ve diğer Arap ülkeleri arasında bir normalleşme vesikaları olarak görmek gerekir!

Peki, ABD ve Küresel Güçlerin, İsrail ve diğer Arap ülkeleri arasında, İbrahim Anlaşmaları çerçevesinde NORMALLEŞME derken, hedefleri neler olabilir ki?

Yoksa İsrail ve diğer ARAP Ülkeleri, özellikle de Suriye geçici hükümeti arasında İbrahim Anlaşmaları çerçevesinde arızalar mı çıkmaktadır?

Peki, Suriye özeli ve Süveyda kenti çevresinde neler olmaktadır?

Suriye özelinde ve Süveyda kenti üzerinden Küresel bir GÜÇ mücadelesi mi verilmektedir?

Suriye özelinde ve Süveyda kenti üzerinden Küresel GÜÇ mücadelesi verilirken arka planda, İsrail ve küresel güçler, bölgede, DAVUT KORİDORU hazırlıkları mı yapmaktadır?

Arz-ı Mev’ud için büyük planlar yapan İsrail’in diğer planının da Davud Koridoru olduğu!
ABD’nin bölgedeki bir planı da Davut Koridoru üzerinden sözde Kürdistan’ı denize çıkarmayı hedeflediği, ifade edilmektedir.

Davut Koridoru, İsrail’in Doğu Akdeniz’deki nüfuz alanının yeniden şekillendirilmesine öncülük edeceği!

Suriye’nin kuzeyinde, ABD’nin müttefiki Kürtlerin kontrolündeki bölgeler, Davut Koridoru üzerinden İsrail’e bağlama planı olduğu da, vurgulanmaktadır!

Davut Koridoru üzerinden işgal altındaki Golan Tepelerinden güney Suriye üzerinden Fırat Nehri’ne uzanan bir hat oluşturmayı amaçlandığı!

Davut Koridoru; Dera, Süveyda, Tanf, Deyrizor ve Albu Kamal vilayetlerinden geçerek Fırat Nehri’ne ulaşacağı ve İsrail’e bölgesel nüfuzunu arttıracak stratejik bir erişim noktası sağlayacağı da, ifade edilmektedir!

İsrail; Davut Koridoru projesi ile Suriye’nin güneyini askeri olarak çevrelemek, Kürtlerle ittifakını güçlendirmek, bölgesel nüfuzunu arttırmak ve Suriye’deki siyasi tabloyu yeniden şekillendirme çabalarının olduğu!

İsrail; Davut’un Koridoru projesi ile askeri, ekonomik ve siyasi boyutları olan stratejik hedefe ulaşmayı ve yeni ittifaklar yolu ile de jeo-politik üstünlüğünü sağlamayı, güç dengesini değiştirmeyi amaçladığı, ifade edilmektedir!

MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli; İsrail’in sözde Davut Koridoruyla nereye ulaşmak istediği, bu suretle Anadolu sınırlarına dayanmak ve sonrasında da tutunmak için her türlü alçaklıktan istifadeye teşne olduğu her türlü izahtan varestedir. Çatışmaların merkezinde yer alan Süveydadan kuzeye açılacak koridor şeytan koridorudur, Suriye’nin bölünmesidir, Türkiye’nin hedef alınmasıdır, ifade ve vurgularının mezkur çerçevede manidar olduğunu düşünüyorum! .

Peki, İsrail ve bölgede sinsi hesapları olan küresel güçlerin Davut Koridoru projelerine karşılık, Türkiye neler yapmaktadır?

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, BEKASINA yönelik bir tehdit olarak kabul ettiği, İsrail öncülüğünde, bölgede sinsi ve kirli hesapları olan Küresel Güçlerin Davut Koridorunun hayata geçmesine asla izin vermeyecektir!

Türkiye, İsrail ve bölgede sinsi hesapları olan Küresel Güçlerin Davut Koridoruna karşılık bölge ülkeleri ile Kalkınma Yolu Projesi – Koridorunu hayata geçirmek için gerekeni yapmaktadır!

Türkiye ve bölge ülkelerinin katılmı ile hayata geçiecek olan Kalkınma Yolu Projesi – Koridoru, bölge halkları için büyük ekonomik fırsatlar sunmaktadır.

Kalkınma Yolu Projesi – Koridoru, Basra Körfezi’nden Avrupa’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada demir ve kara yolu bağlantılarıyla önemli bir ekonomik koridor oluşturmayı hedeflenmektedir.

Kalkınma Yolu Projesi – Koridoru, Türkiye’nin enerji merkezi olma stratejisini desteklemektedir.

Kalkınma Yolu Projesi – Koridoru, Türkiye’nin aynı zamanda küresel enerji güvenliği konusunda kilit bir aktör olmasını da sağlamaktadır.

Kalkınma Yolu Projesi – Koridoru, Projeye dahil olan ülkeler açısından ticaret ve enerji sektöründe kayda değer bir ivme ve bölge jeo-politiğinde kritik bir rol sahibi olmak anlamına geleceği de, ifade edilmektedir.

DEMOKRASİ – SEÇİMLER ve PARLAMENTOYU Korumak!

Geçtiğimiz günlerde, Devlet – Siyaset ve Basın Medyanın DERİN Koridorlarında, Başbakanlara Siyaset Danışmanlığı yapmış, Gazeteci – Yazar ve AK Parti eski Millet Vekili bir ağabey ( ismi bizde mahfuz ) ile sohbet etmek imkanımız oldu.

Öncelikle bizlere vakit ayırdığı ve OFF THE RECORD konular olmak üzere, derin konularda, ufkumuz ve vizyonumuzun açılmasına katkı sağladığı için müteşekkir olduğumu, ifade etmeliyim!

Kendinizi nasıl tanımlar ya da ifade edersiniz şeklinde bir soruya; Öncelikle bir İNSAN, sonra Gazeteci – Yazar – Siyaset Danışmanı ve eski bir Vekil olarak kabaca izah edebiliriz, şeklinde cevap verdiğini, eklemeliyim!

Gazeteci – Yazar, Siyaset Danışmanı ve eski bir Millet Vekiline, sade bir vatandaş olarak, ülke gündemi – günceli, nasıl okumak ve nerede – nasıl konum almak gerekir şeklinde bir soruya, vermiş olduğu kısa cevapları, kaleme ve kelama almaya çalışacağım.

Gazeteci – Yazar, Siyaset Danışmanı ve eski bir Millet Vekili ağabey; sohbete; öncelikle DEMOKRASİ – SEÇİMLER ve PARLAMENTOYU korumak gerektiğini vurguladı!

DEMOKRASİ – SEÇİMLER ve PARLAMENTOYU koruduğumuz sürece, bu ülkede, her şey normale döneceğini!

Seçimler olmadığını ve Parlamentonun da çalışmadığını, sadece bir an hayal edelim, diye de ekledi!

Türkiye’nin Seksen bir Vilayetin köyünden çıkan kara kuru köylü çocuklar, Demokrasi ve Seçimler sayesinde, Parlamento üyesi olduklarını ve devletin en üst makamlarına gelebildiklerini!

Kendisinin Konya Eski Garaj civarı ( sohbet etme imkanımız olan ) bir evde doğduğunu, Demokrasi ve Seçimler sayesinde, Başbakanlara Siyaset Danışmanlığı ve iki dönem de Millet Vekili olarak görev yaptığını!

Aristokrasi ya da Oligarşik bir sistem ülkemizde cari olsa, böyle bir şey, ne olabilir ne görebilir ve ne de hayal dahi edebilirdik, diye ekledi!

Bu topraklarda, Meclis-i Mebûsan ilk kez 13 Aralık 1877’de toplandığını ve 93 Harbi’nin getirdiği sorunlar nedeniyle 14 Şubat 1878 tarihinde de kapatıldığını vurguladı!

Peki, Demokrasi, Seçimler ve Parlamento nedir, kabaca izah etmeye çalışalım!

Demokrasi; dünyadaki ülkelerin yarısından fazlası tarafından kullanılan bir yönetim sistemi.

Demokrasi; halk anlamına gelen “demos” ve yönetmek anlamına gelen “kratos” olmak üzere iki eski Yunanca kelimeden türemiştir. Demokrasi, “halkın yönetimi” şeklinde ifade edilmektedir.

Demokrasilerin ortak özelliği, vatandaşların katılımına dayanmasıdır.

İyi işleyen bir demokrasinin temel ilkeleri; Kanun önünde eşitlik, Dernek kurma ve konuşma, hareket ve inanç özgürlüğü, Özgür ve adil seçimler, Bağımsız bir yargı, Bağımsız ve çoğulcu medya.

Seçim; birden çok seçenek arasında yapılan tercihi ifade eder. Günlük yaşamdaki birçok karar ve davranışımız, bu anlamda sürekli olarak yaptığımız seçimlerin sonucudur.

Seçim; Bir kamu görevini yürütecek kişi veya kurulun, ilgili seçmenlerce, çok sayıda aday arasında yapılacak tercihlerle belirlenmesidir.

Seçim; kabaca, yönetenlerin yönetilenlerce belirlendiği / yetkilendirildiği işlem, olarak da, tanımlanmaktadır.

Demokratik rejimlerde; yönetim yetkisinin kaynağı, dolayısıyla meşruiyetin temeli seçimlerdir.

Seçim; Çok partili demokrasilerde parlamento seçimlerinin amacı belirli bir süre için ülkeyi hangi parti veya partilerin yöneteceğini, hükümeti hangi parti veya partilerin kuracağını; hangi parti veya partilerin muhalefet olarak denetim görevi yapacağını belirlemektir.

Parlamento; Kanun yapma ( yasama ) devlet bütçesini hazırlama ve hükümeti denetleme görevi olan ve üyeleri belirli bir süre için halk tarafından seçimle belirlenen meclis, şeklinde ifade edilmektedir.

Parlamento; halka ait olan egemenliğin temsilcileri aracılığıyla kullanıldığı demokratik ülkelerde yasama organına verilen genel bir isim olarak ifade edilmektedir.

Parlamentonun en önemli yetkisi, yasa çıkarmak ve bakanlar kurulunu denetlemektir.

Parlamento; çeşitli kararlar almak, uluslararası antlaşmaların onaylanmasını uygun bulmak, savaş ilanına, ölüm cezalarının yerine getirilmesine karar vermek, genel ve özel af ilan etmek gibi yetkileri de, kullanmaktadır.

Gazeteci – Yazar, Siyaset Danışmanı ve eski bir Millet Vekili ağabey; TBMM ( Türkiye Büyük Millet Meclisi ) kuruluş kodları çerçevesinde faaliyet göstermesi durumunda; 600 üyesi ve her bir üyenin farklı şehir ve kültürden geldiğini, farklı eğitim ve uzmanlık alanları olduğunu, ülkenin gelişmesi ve kalkınması adına, ALTI YÜZ farklı fikir üretim ve danışmanlık ya da THİNK – TANK ve KULUÇKA merkezi gibi çalışacağını!

Gazeteci – Yazar, Siyaset Danışmanı ve eski bir Millet Vekili ağabey; sohbetimizin her bir duraklarında; Seksen Beş Milyon, tüm farklılıklarımıza rağmen, tek yürek; Demokrasiyi – Seçimleri ve Parlamentomun varlığını ve işlevini korumak adına, var gücümüz ile mücadele etmemiz gerektiğini, ifade etmiştir!

Yerel Medya – Basın ve Gazeteler, NEDEN bu DURUMA düşmektedir?

Türkiye genelinde, günlük yayın yapan yerel gazeteler, cari giderlerini karşılayamaz bir duruma geldiğinden, kapanma veya birleşme konusu her dönem gündeme gelmektedir.

Yerel Basın ve Medya sektöründe ki sorunlardan kaynaklı, 2020 yılında, Konya merkezde günlük yayın yapan üç gazetenin diğer gazeteler tarafından satın alınması ile 11 yerel gazete yayın hayatına devam kararı alınmıştır.

  • Bugüne geldiğimizde; Konya merkezde, BİK’E ( Basın İLAN Kurumu ) Kayıtlı, 11 Yerel gazete yapılan mutabakata göre; tek bir şirket ismi altında, ÜÇ YEREL GAZETE olarak yayınlanmaya devam edecektir!
  • Konya merkezde, BİK’E ( Basın İLAN Kurumu ) Kayıtlı, 11 Yerel gazete yapılan mutabakata göre; BİK’E ( Basın İLAN Kurumu ) kayıtları olmadan GÜNLÜK ya da HAFTALIK YEREL GAZETE olarak gazete çıkmaya devam edecektir!

Yerel Basın ve Medya; ulusal basın kadar geniş çaplı olmayan, il, ilçe ve beldelerde günlük, haftalık ya da daha farklı aralıklarla çıkan, ulusal haberler yanında, bölge haberlerine daha fazla yer veren, yöresel gelişmeyi ve bölgenin sorunlarını ön planda tutmaya çalışan, Basın İlan kurumu kanunlarına göre, belli sayıda Basın personeli çalıştırmak zorunda olan, ticari bir işletme olan yayın mecrası, olarak tanımlanmaktadır.

Yerel Basın ve Medya; adından da anlaşılacağı üzere, bölgesindeki tüm gelişmeleri, yatırımları ve hizmetleri izleyici ve okuyucuları ile paylaşan, kamu ile kamuoyu arasında köprü vazifesi gören, sorumluluk ve tarafsızlık ilke sahibi olması gereken ticari kuruluşlardır.

Yerel Basın ve Medya; her ne kadar kamu adına iş yapıyor olmasına rağmen, resmi ilan ve işletme reklam gelirleri ile ayakta kalmaya ve varlığını da sürdürmeye çalışan ticari işletmelerdir! Resmi ilan ve ticari reklam gelirleri olmadan yerel medya kamu adına hizmetlerini tam ve sağlıklı olarak yerine getiremez.

  • Peki, Yerel Basın veya Medya sektörü, neden bu duruma geldi ya da düştü şeklinde bir soruya, kabaca verilebilecek cevaplar, şu şekilde olacaktır!

YEREL Basın – Medya – Gazete ve Gazeteciler; GAZETECİLİK yapmak zorunda olduğunu! Başkaca işlere tevessül etmemeleri gerektiğini!

YEREL Basın – Medya – Gazete ve Gazeteciler; sadece BİK gelirlerine odaklı ve masa başı ajans habercilik yayın politikası ile ayakta kalamayacağını!

YEREL Basın – Medya – Gazete ve Gazeteciler; Gazetecilik yapmalı, sahada olmalı, firma tanıtım haber ve özel sektör reklamları ile BİK gelirlerinde ki; eksik ya da açığı kapatmak yoluna gitmesi gerektiğini!

YEREL Basın – Medya – Gazete ve Gazeteciler; Reklam – Haber, Haber – Reklam ilişkisi ve Advertorial Reklam Haberden bihaber çalışanlar ile NAYLON bir durum ve konuma düşeceğini!

YEREL Basın – Medya – Gazete – Gazeteciler ve İmtiyaz sahipleri; Naylon bir sektör, doğal olarak, NAYLON çalışanlar tarafından temsil edileceğini, öncelikle anlamak ve idrak etmek, sonra da VAR OLABİLMEK adına; piyasa şartları ve OYUNU KURGULAYAN iradenin talep ve önerileri çerçevesinde, OYUNU KURALLARINA göre oynamak için önlem ve tedbir almak zorundadır.

  • Aksi halde VAR olamaz!
  • Aksi halde varlığı sürdürülebilir olamaz!
  • Aksi halde sadece üç beş kişinin semirdiği bir sektör olmaya ve fiili çalışanların ise günlük masraflarını ancak karşılayabildiği durumdan asla çıkamaz!
  • Aksi halde beş veya on yılda yeniden kapanma veya birleşme hikayelerine şahit olmaya devam ederiz.

Yerel basın veya medya sektöründe; Kendilerinden başkasının varlığından rahatsız olan ve kendilerinden başkasını gazeteci olarak kabul etmeyen, kendileri var ise sektörün ancak var olabileceği sanrılı; psikolojik ve sosyal olarak sorunlu ve sıkıntılı tipler maharetiyle, sektör bu durumlara kadar gelebilecektir.

Yerel basın veya medya sektöründe; Kime gazeteci denir veya kime gazeteci denmez, kimden gazeteci olur veya kimden gazeteci olmaz, şeklinde sohbet ve tartışmalarda; birilerinin elinde bir ölçü aleti, kime dokundursalar, gazeteci olup – olmadığı noktasından bir işaret vermektedir. Tam tekmil Marksist ve Komünist bir mantık bunları gerektirmektedir! Peki, böyle bir zihniyetten sektör adına başkaca ne bekliyorsunuz?

Yerel basın veya medya sektöründe; Gazetecilik mesleğine, geçiyordum şeklinde hasbelkader giren ve meslek nam altında; ŞANTAJ, TEHDİT ve her türlü PİSLİĞİ yapanlar, kamu mesleği olan gazeteciliği, dürüst bir şekilde icra eden, onurlu kişilere, çamur atmak veya sektörde yok saymak için her yolu deneyenler maharetiyle, sektör ancak bu duruma gelecektir.

Yerel basın veya medya sektöründe; Cibilliyeti bozuk sanrılı tipler, gazetecilik mesleğini, yasal çerçevede ve onuru ile yapan bireylerden, hem rahatsız olmakta ve hem de kendileri de alan daralması yaşadıkları için cibilliyetlerinin gereği olarak, insanlık dışı her yolu denedikleri için sektör adına neler bekliyorsunuz?

Yerel basın veya medya sektöründe; Gazetecilik gibi kutsal bir kamu mesleğini; yasal ve etik ilkeler çerçevesinde yapan ve kimseden talimat almayan, mektepli ve alaylı ayrımı yapmadan, ruhunu ve kalemini satmayan, yan yollara sapmayan, hak ve hakikat aşığı, bir yerlere de uşaklık yapmayan ve sadece gazetecilik maaşı ile geçinen, sektörde ki tüm kahramanları her daim takdirle karşılar ve tebrik ederiz.

Peki, geçiyordum veya hasbelkader gazeteci olduğunu ve sektöre kendilerince yön verdiğini zan eden, kerameti kendilerinden menkul sanrılı ve sancılı tiplerden GAZETECİ olur mu?!

Peki, Barmenden, Pavyoncudan, Şantajcıdan, Tehditkar, Taklacı ve Torbacıdan GAZETECİ olur mu?

Ya da ülkesini, yabancı istihbarat örgütlerine gammazlayan, satan ve UŞAKLIK edenlerden GAZETECİ olur mu?

Meslek kimliği altında yasal olmayan tehdit, şantaj ve her türlü pisliği yapan sanrılı tiplerden GAZETECİ olur mu?

Yerel basın veya medya sektörünün mezkur tipler ile gelebileceği son nokta burasıdır! Başka bir yere gidemez ve gidemeyecektir de!

Ancak ve ancak her dönem kapanmak ya da birleşmek zorunda kalacaktır!

Yarın ” BİRLEŞİP TEK BİR GAZETE ” Çıkaracağız!

Yerel gazetelerin BİK ( Basın İLAN Kurumu ) gelirlerinin düştüğü ve gazete sayısının fazla olmasından kaynaklı, birleşmelerin olabileceği, uzun bir dönemden beri, sektörde konuşulmaktadır!

Peki, Konya yazılı basın sektöründe, KARTLAR YENİDEN karılıyor mu, Karıştırılıyor mu? Yoksa başkaca bir şeyler mi olmaktadır?

Peki, kartları kim veya kimler ve neden karmakta ya da karıştırmaktadır? Kim veya kimlerin işine yarayacaktır? Sektörde bir rahatlama olacak mıdır? Sektöre güven gelecek midir? Sektör kendi ayakları üzerinde, sadece gazetecilik yapmak sureti ile durabilecek midir?

Yoksa Sektör, yine eskiden olduğu gibi çaycı – çorbacı ve sevgililer ile devam edecek midir?

Yoksa haber için sokakların tozunu yutan gerçek gazeteciler, birileri tarafından, her dönemde olduğu gibi YOK SAYILMAYA ve GÖRMEZDEN GELİNMEYE devam edecek midir?

Oyunu kuran ve kurgulayan irade ya da PARAYI VEREN KURUM, OYUNUN kurallarına göre oynanmasını TALEP etmektedir!

OYUNU Kuralına göre oynamayanlara, önce SARI ve daha sonra da, KIRMIZI KART göstermektedir!

Peki, tüm oyuncular OYUNU KURALINA göre oynamış olsa, böyle bir akıbet olur mu?

Peki, OYUNU KURALIA göre oynayan bir oyuncuya, oyunu kurgulayan irade, SARI ya da KIRMIZI KART gösterebilir mi?

OYUNU Kuralına göre oynamayan OYUNCULAR, oyunu Kurgulayan iradenin göstereceği SARI ya da KIRMIZI KARTLARA bir İTİRAZI olamaz!

Niyet HAYR ve AKİBET de HAYR olacak mıdır? Niyet Hayr olmayan bir işten Akıbetinin de HAYR olması beklenilemez!

  • Konya merkezde, BİK’E Kayıtlı, 11 Yerel gazete yapılan mutabakata göre; tek bir şirket ismi altında, ÜÇ YEREL GAZETE olarak yayınlanmaya devam edecektir!
  • Konya merkezde, BİK’E Kayıtlı, 11 Yerel gazete yapılan mutabakata göre; BİK’E kayıtları olmadan günlük ya da haftalık olarak gazete çıkarmaya devam edecektir!
  • Köşe yazımıza, Konya Yerel Basın tarihine, Caner Arabacı’nın editörlüğünde ki; Konya Basın Tarihi kitabından bir kaç pasaj alıntısı ile devam edelim!

Konya Basın Tarihi kitabına, emeği geçen herkese öncelikle çok teşekkür ederim.

Yerel gazetelerin yayınlandığı kentler arasındaki Konya’da ilk matbaa, Konya Valisi Ahmet Tevfik Paşa zamanında Vilayet Matbaası ismiyle 1869 yılında ortaya çıkmıştır.

2 Kasım 1869 tarihinde, Vilayet Matbaasında basılan Konya gazetesi ile başlayan Konya Basın serüveni, Anadolu basın tarihinde önemli bir yere sahiptir.

Konya yerel basının gelişmesi, II. Meşrutiyet devrinde olmuştur! Bu dönemde, yayın bolluğu yaşayan Konya’da, 11 gazete ve 8 dergi yayınlanmıştır.

Konya yerel basını, Cumhuriyetin ilanından 1949 yılına kadar, 13 adet gazete çıkmıştır. Bunlar arasında dikkat çeken ve bu gün yayın hayatını devam ettiren Yeni Konya gazetesidir.

1950 yılı tüm Türkiye’de olduğu gibi Konya basını içinde yeni bir evredir. 1950’li yıllarda Yeni Konya ve Yeni Meram gazetelerinin yayınlanması yeni bir gazetecilik anlayışını ortaya çıkarmıştır.

Bu dönem, Selçuk gazetesi, Mengene ve Akyokuş gazetesi bayrak yarışına katılan gazeteler olarak görülmektedir.

1960’lı yılların ortasında, Türkiye’de ilk olarak beş gazete bir araya gelerek bir gazete çıkarmaya çalışmıştır.

  • Birlikte gazete çıkarma girişimi, 30 Eylül 1966 tarihinde beş gazete başyazarlarının “ yarın birleşip tek bir gazete çıkaracağız ” duyurusuyla ilan edilmiştir. Bu gazeteler Şehir Postası, Yeni Meram, Yeni Konya, Sabah ve Işık gazeteleridir.

Beş yerel gazetenin birleşmesindeki amaç, İstanbul gazeteleri ayarında bir gazete çıkarmak ve bu anlamda Konya’nın gözü ve kulağı olmaktır.

  • Bu gazeteler, ” Yeni Konya ” ismi altında yayın yapmaya başlamış; “ Konya’da bir daha bu kuvvette gazete çıkmaz ” denilirken, bu birleşmeden istenilen netice alınamamıştır. Peki, Neden?

Konya Basın Tarihi, kitabında da ifade edilmeye çalışıldığı gibi Konya Yerel Basını, her dönemde BİRLEŞME veya KAPANMALAR ile karşı karşıya kalmaktadır! Neden Acaba?

Peki, Konya yerel basında yönetici konumundaki çalışanlar, gazetecilik kisvesi altında başkaca neler yapmaktadır?

Peki, Konya yerel basında yönetici konumunda çalışan üç beş kişi semirilirken, sektör ve sektörün kahrını çeken hakiki çalışanlar neden küçülmektedir? Ya da kapanma veya birleşme noktasına gelmektedir?

Peki, Konya yerel basındaki birileri sektör adını kullanmak sureti ile TAKLACILIK ve TORBACILIK mı yapmaktadır?

Yeni bir sistem, ESKİLER ve EKSİLER ile kurulamaz! Yeni bir sistem, eski sistemden beslenen taklacı ve torbacılar ile de kurulamaz!

Aksi halde, her dönemde olduğu gibi dejavu ile karşı karşıya kalınır! Aksi halde, her on yılda, kapanma veya birleşmeleri tekrar tekrar yaşamaya devam eder!

Neymiş efendim! Çözümün bir parçası değilsen, mutlaka sorunun bir parçasısın demektir! Ya da sorunun parçası olanlar, çözümün de adresi olamaz!

Geleceğin Lider ve Yöneticileri MSR’de Yetişiyor!

2025 yılı LGS ( Liselere Geçiş Sistemi, Liselere Giriş Sınavı ) sonuçları, 11 Temmuz 2025 tarihinde açıklanacak!

15 Haziran 2025 tarihinde yapılan LGS ( Liselere Geçiş Sistemi, Liselere Giriş Sınavı ) sınavının ardından gözler, açıklanacak sonuçlara çevrildi.

Veliler ve Öğrenciler, tercih süreci öncesinde; Anadolu, Fen ve İmam Hatip liselerinin taban puanları ve yüzdelik dilimlerini araştırmaya başladı.

Konya Merkezde, hem yüzdelik dilimi ve hem de puan sıralamasına göre, öğrencilerin tercih edebileceği ilk beş BAŞARILI OKUL şu şekildedir;

1 -) Konya / Meram Fen Lisesi
2 -) Konya / Selçuklu – Mahmut Sami Ramazanoğlu ( MSR ) Anadolu İmam Hatip Lisesi / Fen ve Sosyal Bilimler Programı
3 -) Konya / Selçuklu Fen Lisesi
4 -) Konya / Karatay Fen Lisesi
5 -) Konya / Meram Anadolu Lisesi.

Konya / Selçuklu / Mahmut Sami Ramazanoğlu ( MSR ) Anadolu İmam Hatip ( PROJE ) Lisesi / Fen ve Sosyal Bilimler Programını tanımaya çalışalım.

Türkiye Yüzyılı – Maarif Modeli kapsamında; bir çok alanda uygulamalı eğitim imkanı sunmakta ve öğrencinin deneyimleyerek öğrenmesini sağlamaktadır.

Çağın gereklerine uygun yabancı dil eğitimi, güçlü vizyonu ve uluslararası başarılarıyla adından sıkça söz ettirmektedir.

Her yıl LGS’de dereceye giren başarılı öğrencilerin tercih etmesi ile dikkat çekiyor.

Üniversite sınavlarında, Türkiye’nin seçkin üniversitelerine öğrencilerini yerleştirerek nitelikli bireyler yetiştirmenin gururunu yaşamaktadır.

Fen, sosyal bilimler ve ilahiyat alanlarında üst düzey akademik donanım kazandırmayı hedefleyen eğitim anlayışı, öğrencilerin hem bireysel ve hem de karakter gelişimini merkeze almaktadır.

Proje tabanlı öğrenme modeli bilimsel çalışmalar ve yarışmalara katılımı teşvik etmekte, TÜBİTAK ve TEKNOFEST gibi öğrenciye deneyim ve ilerleme imkanı sunan k çok platformda başarılar elde etmektedir.

Arapça ve İngilizce başta olmak üzere çok dilli eğitim ile öğrencilerini, hem İslam dünyası ve hem de küresel dünyaya entegre bireyler olarak yetiştirmektedir.

Yurt dışı dil kampları, kardeş okul projeleri ve uluslararası öğrenci değişim programları ile dil eğitimini sadece sınıfta değil, hayatın içinde verilmektedir.

Akademik başarılarının yanında, sosyal ve kültürel etkinlik, tematik seminer, kültür gezileri, tiyatro ve şiir dinletileri, aşure etkinlikleri, mezun buluşmaları, kermes ve diğer faaliyetler ile öğrencilerin sosyal yönlerini geliştirmektedir.

Değerler eğitimi ve sosyal sorumluluk projeleri ile öğrencileri, sadece bilgiyle değil, ahlaki donanım ile beslemektedir.

Öğrencinin gelişiminde, ailenin önemli rolü olduğu, Ebeveyn Akademisi çalışmaları ile aileler için bir öğrenme ve gelişim ortamı sunmaktadır.

Öğrenciler; yurt içi ve yurt dışında katıldıkları; bilgi olimpiyatları, Arapça şiir ve hitabet, uluslararası

Kur’an-ı Kerim okuma yarışmaları vb. alanlarda birçok ödül kazanarak, hem okul ve hem de ülkemizi başarı ile temsil etmektedir.

Zilhicce Umresi ve Arapça Eğitim Programı, öğrenciler için hem manevi ve hem de dil gelişimlerini uluslararası düzeyde pekiştiren fırsatlar arasındadır.

Fikri hür, vicdanı hür, ahlaklı ve donanımlı bireyler yetiştirme misyonu çerçevesinde, eğitimde yenilikçiliği, dijitalleşmeyi ve evrensel değerler ile yerli ve milli kimliğin harmanlandığı bir vizyonla geleceğe yürümektedir.

Okul yöneticileri ve öğretmen kadrosu, öğrencilerin bireysel farklılıklarını gözeten bir rehberlik anlayışı ile her bireyin potansiyelini ortaya çıkarmak hedefindedir.

Geleceğin yönetici ve liderleri, bilim insanları, topluma ve ülkesine duyarlı bireyler; Konya / Selçuklu / Mahmut Sami Ramazanoğlu ( MSR ) Anadolu İmam Hatip ( PROJE ) Lisesinde, yetişmeye devam ediyor.

Mahmut Sami Ramazanoğlu Anadolu İmam Hatip Lisesi; Konya İmam Hatip Lisesi bünyesinde, Konya Valiliğinin teklifi üzerine, Milli Eğitim Bakanlığının 18.07.1990 tarihli ve Din Öğretimi Genel Müdürlüğü onayı ile İngilizce yabancı dil ağırlıklı olarak eğitim ve öğretime başlamıştır.

1995 – 1996 öğretim yılında, Anadolu İmam Hatip Lisesi Derneğince yaptırılan Selçuklu Anadolu İmam Hatip Lisesi binasına taşınmış, 2016 – 2017 eğitim ve öğretim yılında, Fen ve Sosyal Proje Anadolu İmam Hatip Lisesine dönüştürülmüştür!

Toplu İşyeri Yapı Kooperatifleri İNŞAATI Neden BİTMEZ ya da BİTİRİLMEZ?

Geçtiğimiz günlerde, Konya’da halen İnşaatı devam eden, Toplu İşyeri Yapı Kooperatiflerinin taahhüt edilen tarihte, NEDEN BİTMEDİĞİ ya da BİTİRİLEMEDİĞİ ile ilgili bir paylaşımda bulunmuştum!

Konya Merkezde, Toplu İşyeri Yapı KOOPERATİFLERİNE üye ve mağdur esnaflardan olumlu geri dönüşler olduğunu bir kenara not edelim!

Peki, Konya’da halen İnşaatı devam eden, Toplu İşyeri Yapı Kooperatiflerinin Planlanan MALİYET RAKAMLARI üzerine, ne kadar daha MALİYET ya da FİYAT ilave edilmektedir?

İşyeri büyüklüğüne göre, YEDİ YÜZ ELLİ BİN ile İKİ BUÇUK MİLYON TL arasında, ek bir MALİYET ya da FİYAT olduğu ifade edilmektedir?

Peki, Toplu İşyeri Yapı Kooperatiflerine İZİN veren Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı İl Müdürlükleri, Esnafa EK MALİYET ve İLAVE Ödemeler konusunda neler yapmaktadır?

Vatandaşı koruması gereken, Devletin kurumları ve görevli memurları, DENETİM GÖREVİNİ neden yapmaz ya da yapamaz?

Peki, Toplu İşyeri Yapı Kooperatifleri inşaatı devam ederken, her yıl Haziran ayında yapılan genel kurulda, aylık ödemeler ve ZAM oranları, ilave olarak alınacak ARA ödemeler kararlaştırılmasına rağmen, son düzlükte, üyelerden neden İLAVE ÖDEME talep edilmektedir?

İLAVE ÖDEMELER yapılmaz ise Toplu İşyeri Yapı Kooperatiflerinin bitmeyeceği ya da bitirilemeyeceği, yönetim tarafından tehdit olarak üye esnaflara söylenmekte olduğu da kulislerde konuşulmaktadır.

Konya Merkezde, Üç ile ALTI YIL önce başlayan ve halen inşaatı devam eden, Toplu İşyeri Yapı KOOPERATİFLERİ, taahhüt edilen tarihte BİTİRİLEMEDİĞİ için kirada oturmakta olan ESNAF mağdur durumdadır!

Peki, Konya Merkezde halen inşaatı devam eden kaç adet Toplu İşyeri Yapı KOOPERATİFİ bulunmaktadır?

Görüştüğüm esnaflardan aldığım bilgilere göre, Konya Merkezinde, inşaatı devam eden Toplu İşyeri Yapı KOOPERATİFLERİNİN ON ile YİRMİ adet arasında olduğu, ifade edilmektedir.

Halen İnşaatı devam eden Toplu İşyeri Yapı KOOPERATİFLERİNE, en az İKİ BİN ile ÜÇ BİN arasında ÜYE ESNAF olduğu da ifade edilmektedir.

Toplu İşyeri Yapı KOOPERATİFLERİ, taahhüt edilen tarihte bitirilemediği için ESNAF, FAHİŞ KİRALARDAN kaynaklı ZOR durumdadır! FAHİŞ Kiraları karşılayabilen esnaf, TAHLİYE Davaları ile meşgul edilmektedir.

Peki, Esnaf, ÜRETİM mi yapacak? SATIŞ mı yapacak? İHRACAT mı yapacak? Yoksa Personel, KİRA ve TAHLİYE davaları ile mi uğraşacak?

Üretmeyen toplumlar, Üretim yapan toplumların KÖLESİ olmak durumunda kalacaktır!

Peki, Yapı kooperatifi nedir ve yasal yükümlülükleri nelerdir?

Yapı kooperatifleri; Konut Yapı Kooperatifi, Toplu İşyeri Yapı Kooperatifi, Karma Sanayi Sitesi Yapı Kooperatifi ve İhtisas Sanayi Sitesi Yapı Kooperatifi olmak üzere dört türü vardır.

Yapı kooperatifi bir grup insanın ortak bir amacı gerçekleştirmek için bir araya gelerek oluşturduğu bir kooperatif türü.

Yapı kooperatifleri üyelerinin katkılarıyla finanse edilen ve yönetilen yapısal projeler olarak bilinmektedir.

Yapı Kooperatiflerinde Kanunen huzur hakkının alt ve üst sınırı belirlenmemiştir. Ancak genel kurul ile huzur hakkına bir alt ve üst sınır getirilmektedir.

Peki, Konya Merkezde halen inşaatı devam eden Toplu İşyeri Yapı KOOPERATİFLERİNİN Yönetim kurulu üyeleri ne kadar HUZUR HAKKI almaktadır?

Yapı Kooperatiflerindeki düzenlemeye göre; tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, kooperatifler belirli şartlarla kurumlar vergisinden muaf tutulmuştur.

Peki, Kurumlar vergisinden MUAF tutulan Toplu İşyeri Yapı KOOPERATİFLERİ, işyerlerini neden FAHİŞ FİYATLARA üyelere teslim etmek derdine düşmektedir?

Yapı kooperatifleri, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği bakanlığına bağlı bulunması nedeni ile kuruluş izni ilgili bakanlıktan alınmaktadır.

Yapı Kooperatifleri her yıl haziran ayı sonuna kadar olağan genel kurul yapması gerekmektedir.

Kooperatiflerin genel kurul bilgi ve belgelerinin bakanlık kooperatif bilgi sistemine zamanında yüklenmesi zorunludur.

Peki, Belediyeler FAHİŞ fiyatlara ARSA satmak yerine, TOKİ ile birlikte; üretim yapan, istihdama katkı sağlayan, vergisini veren ve ihracat yapan ESNAFA, işyeri satılmamak kayıt ve şartı ile uygun fiyatlara İŞYERİ inşaatı yapabilir mi?

Ya da Belediyeler ve TOKİ, işyeri inşaatı yapmak suretiyle, üretim yapan, şehir ve ülke ekonomisine katkı veren esnafa, uygun şartlarda kiraya verebilir mi?

Böylelikle, Esnaf, piyasadaki FAHİŞ kiralar ve TAHLİYE davaları ile uğraşmaktan kurulmuş olur! Sadece işine ve mesleğine odaklanır!

Peki, Belediyeler ve özellikle de, Sivil Toplum kuruluşları ve ODALARIN böyle bir derdi var mıdır?

Fare Çuvalı Teorisi!.

Fare Çuvalı Teorisi; bir toplum ya da grubun dikkatini asıl önemli meselelerden uzaklaştırmak, huzur ve istikrarı bozmak amacıyla, bilinçli olarak; kaos, kargaşa, karmaşa, çatışma ve korku yaratma yöntemlerini açıklayan bir metafor.

Fare Çuvalı Teorisi; iş dünyası ve kurumsal ortamlarda, aşırı rekabetin kişi ve toplum üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceğini anlatan bir metafor olarak da kullanılır.

Özellikle, dar bir alanda, çok sayıda kişinin bir araya geldiği, yoğun rekabet ve sınırlı kaynakların olduğu ortamlarda gözlenen davranışları açıklamaya çalışır.

Teoriye göre, sınırlı bir çuvalın içine konulan fareler, hayatta kalmak ve kaynakları elde etmek için birbirleriyle mücadele etmeye başlar. Bu durum, stres, düşmanlık ve nihayetinde tükenmişlik gibi olumsuz sonuçlara yol açmaktadır.

  • Peki, İslam alemini yüz yıllardır, birbirleri ile çatışmasını, tüm enerjilerini ve PETRO DOLARLARI boş yerlere harcamasını nasıl okumak gerekir?
  • İslam aleminde insanlar; bir kuru ekmek kavgası verirken, etnik ve mezhep çatışmaları ile birbirlerini de boğazlarken, ABD Başkanı üç günlük Orta Doğu ziyaretinde, neredeyse DÖRT TRİLYON DOLARI alıp gitmesini nasıl okumak gerekir?

Fare Çuvalı Teorisi yönetilemediğinde, stres, çatışma, düşük moral, düşük verimlilik ve birçok olumsuz etki ortaya çıkmaktadır.

İslam dünyasında İKİ MİLYAR Müslümanın FARE ÇUVALI Teorisi tuzağından çıkamadığı için dünyanın her bir bölgesinde ki Müslümanlar, her gün ZULÜM adına neler neler yaşamaktadır?


Bireysel – toplumsal ve bölge halkları olarak, Fare Çuvalından çıkabilmek dileklerimle! Ya da Fare Çuvalını sallayanları görebilmek ümidiyle!

  • Mısır’ın bir köyünde, tarım mühendisi olarak çalışan bir kişi, Kahire’ye gitmek üzere trene biner. Yanına, köyün yaşlı çiftçilerinden biri oturur.

Mühendis, çiftçinin ayakları arasında bir çuval olduğunu fark eder ve yol boyunca çiftçi, her çeyrek saatte bir çuvalı çevirip içindekileri karıştırır, sonra tekrar ayakları arasına yerleştirir.

Bu durum yolculuk boyunca devam eder.

Mühendis: çiftçinin bu hareketini garipseyerek çuvalın hikayesini, sorar.

Çiftçi: Fareleri ve sıçanları yakalayıp bunları Kahire’deki Ulusal Araştırma Merkezi’ne satıyorum; orada laboratuvar deneylerinde kullanılıyorlar, diyor.

Mühendis: Peki, bu çuvalı neden sürekli çevirip sallıyorsun, diye sorar.

Çiftçi: Bu çuval fareler ve sıçanlarla dolu, eğer çuvalı çeyrek saatten fazla sallamaz ve çevirmezsem fareler ve sıçanlar rahatlayacak ve yerleşecekler. Bu durumda, onların gerginlikleri azalacak ve çuvalı kemirip delmeye başlayacaklar, diyor.

Bu yüzden onların korku ve gerginliklerini artırmak için her çeyrek saatte bir çuvalı sallıyorum.

Böylece birbirleriyle çatışırlar, içgüdülerine kapılırlar ve çuvalı unuturlar, ta ki Araştırma Merkezine varana kadar, diyor.

Mühendis: çiftçinin düşünce şekli ve Fare Çuvalı Teorisi karşısında şaşkınlığa uğrar, küresel ve emperyalist güçlerin, Türkiye gibi ülkelerde, uyguladığı siyasi tuzakları doğru analiz etmek ve doğru anlamak gerektiğini!

Aksi halde, Fare Çuvalı Teorisi gereği, yüz yıllardır olduğu gibi eften ve püften ya da etnik ve mezhepsel konu veya sorunları bahane etmek suretiyle bir birimize yemeye ve boğazlamaya devam ederiz!

Türkiye gibi ülkelerde, ekonomik istikrar – kalkınma ve toplumsal barışa yönelik girişimler olduğunda, dışarıdan destekli ve içerdeki işbirlikçiler maharetiyle, Fare Çuvalı neden sallanmakta olduğunu, doğru okumak, anlamak, yorumlamak ve konum almak gerekir!

Küresel güçler ve Emperyalistler, ülkemiz ve bölgemizdeki, sinsi hesap ve kirli planlarını gerçekleştirmek için yüz yılardır salladıkları FARE çuvalından kurtulmak için uyanık olmak ve kim ya da kimlerin FARE ÇUVALINI, neden sallamakta olduğunu, idrak etmek gerekir!

Aksi halde bir YÜZ YILI daha HEBA ederiz!

Aksi halde bir YÜZ YIL daha ETNİK ve MEZHEP Kavgalarına devam ederiz!

Başkan Ağıralioğlu: Razı Değiliz!

Siyaset; insanların yaşamlarını düzene sokan, bununla ilgili genel kuralları koyan ve bu kuralları hem koruyan hem de yeri geldiğinde değiştiren faaliyetlerin tümü olarak ifade edilmektedir!

Peki, bugün siyaset kurumu ve siyasiler, vatandaşın hayatını düzene sokmak ya da kolaylaştırmak ve sorunlarına da, çözüm aramak – üretmek gibi bir dertleri var mıdır?

Geçtiğimiz hafta sonu, Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, partisinin il kongresi ve il başkanlık hizmet binasının açılış programı için Konya’ya geldi!

Konya Spor ve Kongre Merkezinde ki; Büyük Halk Buluşması temalı, Anahtar Parti Konya İL Başkanlık Kongresi ve İL binası açılışındaki; kalabalığı, katılımcıların heyecanı ve coşkusunu, kaleme almayacağım!

Siyaset; kalabalıklar – heyecan ve coşku işi olduğunu da, not etmeliyim!

  • Yavuz başkan; konuşmasına, Hz. Süleyman ve Yaralı Kuş hikayesi ile başladı!

Yaralı bir kuş; Hz. Süleyman’a gider, kanadını bir dervişin kırdığını söyler ve şikayetçi olur!

Hazreti Süleyman, hemen dervişi çağırır ve yargılamaya başlar!

Derviş, kuşu avlamak istediğini, ancak kuşun kaçmadığını, teslim olacağını düşündüğü için üzerine atladığını anlatır ve bu esnada kanadı kırıldı, diyor.

Müşteki durumundaki kuş, bu sözlere hemen itiraz eder: Avcı olsa hemen kaçardım. Onu derviş kıyafetinde gördüğüm için kaçmadım. Derviş olan birinden bana zarar gelmez, diye düşündüm, diyor!

Hz. Süleyman; kuşu haklı bulur ve ceza olarak dervişin kolunun kırılmasına hükmeder!

Yaralı kuş; Hz. Süleyman’ın verdiği cezaya itiraz eder!

Efendim, kolunu kırarsanız iyileşince yine aynı şeyi yapar. Siz en iyisi üzerindeki derviş hırkasını çıkarın ki, benim gibi kuşlar bundan sonra aldanmasın, başka kuşları da DERVİŞ HIRKASI ile ATDATMASIN, diyor!

Siyasal İslamcılık kisvesi altında, olmadık fırıldak ve dolap çevirenlere, ders ve ibret olması dileklerimle!

Siyasal İslamcılık kisvesi altında; Takiyye ve Münafıklık alametleri her yerde ve her kurumda!

Siyasal İslamcılık kisvesi altındakilere; Hz. Süleyman ve Yaralı Kuş hikayesinden bir hisse kapmaları dileklerimle!

Aksi halde, yaşadığı gibi inanmayan veya inandığı gibi yaşamayan siyasal İslamcılık kisvesi altında, samimi ve ihlaslı olmayan, muhafazakar – mütedeyyin ailelerin çocuklarını; ateist – deist veya başkaca fraksiyonlara yöneldiği ya da kaybolduğuna şahit olmaya devam edeceğiz!

  • Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, ülkede cereyan eden bazı olaylar ve olgulara da; RAZI DEĞİLİZ, şeklinde ifadelerde bulundu!

2025 yılında, bize yaşattığınız bu sorunlara; Razı Değiliz.

Adaletsizliğe; Razı Değiliz.

Adaletteki gecikmeye; Razı Değiliz.

Yüksek enflasyona, dünyanın en yüksek enflasyonu altında kalıp ayakta kalmaya çalışmaya; Razı Değiliz.

Bu kadar yüksek faize; Razı Değiliz.

Çocuklarımızın işsizliğine; Razı Değiliz.

Üretimden ayırarak kayırarak israf ederek memleketin yükü haline getirdiğiniz bu berbat iklime; Razı Değiliz.

Asgari ücrete; Razı Değiliz.

Emekli aylığına; Razı Değiliz.

Eğitimin bu kadar bozulmasına, adaletin bu kadar siyasetin gölgesinde kalmasına; Razı Değiliz.

İsrafa; Razı Değiliz.

Yoksulluğa; Razı Değiliz.

Bu aziz milletin, bu garip milletin, bu çalışkan milletin alın terini dünya sermayedarlarının cebine indirdiğinize; 23 yılda, 623 milyar dolar faiz ödediğinize; Razı Değiliz.

Her şehre bir üniversite açtınız. Eğitimin niteliğini bozdunuz. Akademiyi hasarladınız. Mezun olan çocuklarımıza iş veremiyorsunuz. Mezun olan çocuklarımızın mülakat adaletsizliğinin altında haklarının yenmesine, mezun oldukları halde atanamıyor olmasına, ülkelerini terk edecek kadar ümitlerinin kırılmasına rağmen giderlerse gitsinler demenize; Razı Değiliz.

Emeklilere verdiğiniz en düşük emekli aylığının 14 bin 500 lira olduğu bununla yaşayın demekten utanmadığınız siyasi maharetsizliğe; Razı Değiliz.

Öğretmenleri, ücretli öğretmenler, atanamayan öğretmenler girdabında. boğduğunuz; 500 bin öğretmeni biriktirecek kadar plansızlık yapıp çocuklarımızın hayallerini yıktığınıza; Razı Değiliz.

14 bin lirayla ayın bir haftasını geçiremeyen emeklilere, 4.000 lira ikramiye verip utanmamanıza; Razı Değiliz.

Millet, fakr-ü zaruret içinde yaşarken, sürdüğünüz saltanata, tasarruf milletten yapılır zannedip, ekonomi programını dar gelirli ve asgari ücretlinin üstüne boca edip, zenginleri kayırmanıza; Razı Değiliz.

Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu’nun Konya Spor ve Kongre Merkezinde ki; Büyük Halk Buluşması temalı, Konya İl Kongresinde yapmış olduğu konuşmalarında ki; Hz. Süleyman – Yaralı Kuş hikayesi ve RAZI DEĞİLİZ temalı vurgularını, kamuoyunun takdir ve yorumlarına bırakıyorum!

Akören İlçesinin KADERİ, Değişebilir!

Çıkmaz bir sokak konumundaki Akören İlçesi, makus talihini yıkabilmek adına, öncelikle Bakanlar Kurulu, Konyalı Bakanlar, Konya Valiliği ve Konya Büyük Şehir Belediyesinin hassaten ilgi ve alakasını beklemektedir!

Çıkmaz bir sokak konumundaki Akören İlçesi, tarihi Glistra ve kalıntıları yok olma durumuna gelmiş olan Dinorna kentlerinin izlerini de, taşmakta olduğunu hatırlatmak isterim!

Çıkmaz bir sokak konumundaki Akören İlçesi, destinasyon turizmi açısından yapılacak dokunuş ile turizme kazandırabilir!

Özellikle KIRK KAPI mağarası, Tınaztepe mağarası gibi turizme kazandırılabilir!

KIRK KAPI mağarasının olduğu bölgede, MERMER OCAĞI işletmekte olan firma tarafından dinamit patlamasından kaynaklı tarihi mağaranın yok olma noktasına geldiğini de, hatırlatmak isterim!

  • Ülkemizde en yaygın ulaşım kara yolu türüdür. Yük taşımacılığının % 70’i, yolcu taşımacılığının da %90’ı kara yolu ile yapılmaktadır.

Ulaşım; Kişi ve eşyanın ekonomik, hızlı ve güvenli bir şekilde bir yerden başka bir yere taşınarak yerlerinin değiştirilmesi şekline tanımlanmaktadır.

Ulaşım ekonomik, toplumsal ve kültürel anlamda çok geniş bir etki alanlarına sahiptir.

Bir ülkenin özellikle ekonomisi ve sanayisinin gelişebilmesine etki eden ulaşım sektörünün önemi tüm dünya tarafından kabul edilmektedir. Gelişmiş ülkeler, şehirler arası ve uluslararası ulaşımda kara yolları yerine, demir yolu ve hava yolunu tercih etmektedir.

Ülkemizde, ulaşım sektöründe ciddi sorunlar yaşandığı, çözülemeyen ulaşım problemleri ülke genelinde sanayi ve ekonominin gelişmesini olumsuz yönde etkilemektedir. Uluslararası ulaşım ve enerji koridorları üzerinde yer alan Türkiye’nin acilen ulaşım sistemini geliştirmesi gerekmektedir.

  • Konya; Bozkır arasında Akören üzerinden giden iki yol bulunmaktadır. Akören – Kara Hüyük – Alan – Avdan – Pınarcık – Yol Ören Mahalleleri üzerinden Bozkır’a giden yol.
  • Akören – May ( Kaya su ) Akkise Mahalleleri üzerinden Bozkır – Ahırlı ve Yalıhüyük ilçelerimize giden diğer yol.
  • Her iki yol, inişli – çıkışlı – engebeli ve alternatif olarak planlanan ve çalışmalarının büyük bir kısmı bitirilen, diğer yola kıyasla, çok uzun ve yorucudur.
  • Büyük bir kısım alt yapı çalışmaları tamamlanan, vatandaşlar tarafından halen kullanılmakta olan, Akören Mavi Boğaz mevkiinden Bozkır Bağ yurdu Mahallesi ( Sofran Köyü ) ve 4 ilçemizi ( Akören, Bozkır, Yalıhüyük ve Ahırlı ) daha kolay bir şekilde birbirine bağlayan alternatif başka yol.

Ulaşım, mesafe ve diğer avantajlarından dolayı.. Konya merkezde yerleşik olan bu bölge insanımız mezkur dört ilçemize de minimum 70 km. daha kısa mesafe ile kolay bir şekilde ulaşım sağlamış olacaktır.

Akören ilçesinden başlayan ve Bozkır, Ahırlı, Yalıhüyük merkez ilçe ve mahallelerinde ki vatandaşlar açısından çok verimli ve zahmetsiz bir yol olacaktır.

Çıkmaz bir sokak konumundaki Akören İlçesi, Ahırlı ve Yalıhüyük ilçeleri de, alternatif yol ile ulaşım ve diğer yatırımlar için de, gelişmesinin önü açılabilecektir.

Çıkmaz bir sokak konumundaki Akören İlçesi; hem Konya Valiliği, hem Büyük Şehir Belediyesi ve hem de yatırımcı iş insanlarının ilgisini de beklemektedir.

  • Çıkmaz bir sokak konumundaki Akören ilçesinin makus talihini değiştirebilecek küçük dokunuşları şöyle ifade edebiliriz!

Konya – Akören arası 53 km’si asfalt ve Akören – Bozkır arası alternatif yol olarak planlanan, altyapısı bitmiş, asfalt çalışması yapılması gereken 26 km’yi, Kara yollarının yatırım planlarında bulunmuyorsa, Konya Büyük Şehir Belediye Başkanı ve yetkililerden, bölge insanı olarak tamamlanmasını!

Akören, Bozkır, Ahırlı ve Yalıhüyük ilçelerimizi kolay bir şekilde birbirine bağlayan ve Antalya iline açılan kapı olacak alternatif yol için Konya Valiliği ve Konya Büyük Şehir belediyesine yakışır bir şekilde hamilik yapmasını ve 6360 sayısı yasa çerçevesinde, talep ediyorum.

Mavi Boğaz suyunun Akören dağlarından geçmekte olduğunu ve Boğaz – Abdurrahman Sarnıcı bölgesinden açılacak bir SU kanalı ile Akören ilçesinin hem görsel ve hem de tarımsal çeşitlilik zaviyesinden çehresinin değişeceğini, ilgililere buradan hatırlatmak isterim.

Akören İlçesinde, Bakanlar Kurulu kararı ile Hayvancılığı teşvik etmek ve geliştirmek için tahsis edilen bölgeye; elektrik, su ve diğer alt yapı çalışmalarının başlaması, hayvancılık alanında yatırım yapmak isteyen iş adamlarını, bölgeye teşvik edecektir.

Konya Merkezinde yeni Organize Sanayi bölgesi açılmayacağı için Akören İlçesinin Sanayi bölgesi olarak ilan edilmesi, arsa tahsisi ve diğer alt yapı işlemlerinin başlaması akabinde, yatırım yapmak isteyen hem bölge iş adamları ve hem de diğer iş insanlarını, bölgeye teşvik edecektir.

BEYLER! DEVLET Asla İHMAL Etmez!

Geçtiğimiz günlerde, önceki, bir TAŞRA İLÇE Belediye Başkanı hakkında, SAYIŞTAY incelemesi ve SAYIŞTAY BİLİRKİŞİ Raporlarının, Taşra ilçe SAVCILIĞINA SEVK edildiği hakkında, bir paylaşımda bulunmuştum.

Yolsuzluk – Usulsüzlük – Zimmet ve Rüşvet konusunda, iktidardaki bir partinin belediye başkanı da olsa, işlem yapılamayacağını ifade ve iddia eden, dostlarımız olduğunu da, not edelim.

Peki, Beş bin yıllık Türk Devleti, devlet-i ebed müddet nasıl devam edebilecektir? Türk Devleti, varlığını ve devamlılığını nasıl sürdürebilecektir?

BEYLER! Yeryüzü ve Gökler, Adalet sayesinde ayakta durur! Hukuk ve Adalet, bütün erdemlerin başıdır.

Hukuk ve Adalet, Devletin temelidir! Bir Devlet; Hukuk ve Adalet olmadan, belki bir dönem fakat sonsuza kadar varlığını devam ettiremez.

Hukuk ve Adaletin olmadığı kurum ve toplumlarda, kaos – kargaşa ve karmaşa hakim olur!

Hukuk ve Adaletin olmadığı, kurum ve toplumlarda, sosyal barış ve huzur temin edilemez!

Peki, bir Belediye Başkanı, bir Üniversite Rektörü veya bir kurumdaki müdür hakkında, USULSÜZLÜK – ZİMMET vb. iddia ya da sabiteler hakkında, yasal işlemlerin başlatılabilmesi için illaki başkanlıktan – rektörlükten ve müdürlükten düşmesi ya da alınmasını mı beklemek gerekir?

Böyle bir durumda, toplumsal barış ve huzuru nasıl temin edeceğiz? Böyle bir durumda, KAOS – KARMAŞA ve KARGAŞA, topluma ve kurumlara hakim olacaktır.

Eskiler, Ateş olmayan yerden duman çıkmaz, derler! Bir Belediye Başkanı, bir Üniversite Rektörü veya bir kurumdaki müdür hakkında, görevi devam ederken, mezkur konular, ilgililer tarafından NEDEN DİKKATE alınmaz? Gerekçesi ne veya neler olabilir ki?

Bir Belediye Başkanı, bir Üniversite Rektörü veya bir kurumdaki müdür hakkında, USULSÜZLÜK ve ZİMMETİ, Mısır’daki SAĞIR SULTANI bile duymasına rağmen, etkili ve yetkililer,

DUYMAZDAN ve Görmezden gelmekte, NEDEN, ÜÇ MAYMUNU oynamaktadır?

Neymiş Efendim! HAK Yenir fakat Hazım edilemezmiş! Peki, TÜYÜ bitmemiş YETİM HAKKI, KAMU MALI yiyenler, nasıl hazım edecek? Ya da edebilirler mi?

BEYLER! Gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır! Akıllılar bir kez hata yapar! Akılsızlar aynı hatayı hep tekrar eder.

Peki, KAMU kurumlarını, babasından MİRAS ya da babasının çiftliği gibi yöneten, AKILSIZ; Belediye Başkanı, Akılsız Üniversite Rektörü ve Akılsız kurum müdürlerine, neler demeli?

Devletin tüm işlerinde; kanun ve kurallara kesinlikle uymalı! Devlet kurumlarında; kanun, yasa, düzen ve nizamın olmadığı durumlarda ise sisteme kaos ve karmaşa hakim olur!

Kaos, kargaşa demektir! Türk Devlet Aklı, kaos – karmaşa ve kargaşaya a izin vermeyecektir! Devlet, birilerinin babasının ÇİFTLİĞİ değildir.

Devletin makam ve görevleri, sadece asil millete hizmet etmek için vardır! Devletin makamları, fantezi üretme yerleri değildir!

Devlet kurumları ve makamlarda; Devlet, nasıl olsa görmüyor ve duymuyor şeklinde kuruntulara kapılanlar olacaktır! Farkında olmadan haddini aşacaktır! Devlet, böyle bir durumda sadece UYUR ROLÜ yapar! Vakti saatini bekler.

Kadim Türk Devleti, her gün 18 yaşındadır! Kadim Türk Devletinin beş bin yıllık, devlet yönetim kodları, tarihi, hafızası ve gelenekleri olduğunu hatırlatmak isterim.

Türk Devleti, devlet ve millete yapılan hatayı ihmal etmez, sadece mühlet verir! Vakti zamanı geldiğinde cezasını keser! Devlet, nizam, düzen, kanun ve adalet demektir.

Devlet, çok güzel ölü taklidi yapar! İhanet içinde onlalar, zanneder ki; Devlet yok ve çöktü; şımardıkça şımarır! Sonra üzerine bir ağırlık çöker! Ve sonrası mı, mezkur kişiler için, yoktur.
Devlet; adalet, yasa ve töre ile ayakta kalır! Devlet, acele etmez! Devlet, devlet ve millete karşı yapılan tüm ihmal ve hataları yarına bırakır fakat kimsenin yanına bırakmaz.

Türk Devlet yönetim kodları ve sistematiği; Töre, Kanun, Adalet ve Hakkaniyet değerleri üzerine bina edilmiştir.

Hakikat ve Adalet, bir gün mutlaka tecelli edecektir! Gerçeklerin her daim gün yüzüne çıkmak gibi bir özelliği vardır.

Kadim Türk Devlet Aklı; kimsenin yaptığı hata ve ihaneti, yanına ve yarına bırakmayacaktır!

Devlet; devlet ve milletin malına, özellikle de tüyü bitmemiş yetim hakkına tecavüz eden ve göz diken, yolsuzluk yapan, haramzadelerden, bir gün hesabını sorar ve cezasını keser!