AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, 2019 seçimlerine vurgu yaparak, bölgemizdeki vekâlet ve paylaşım savaşlarının olduğu bir dönemde, AK Parti teşkilatlarındaki bir yorgunluk ve metal yorgunluğundan şikâyetlerini sürekli olarak dile getirmektedir. Paylaşım savaşlarının olduğu bir dönemde yol arkadaşlarının önemine vurgu mu yapmaktadır? Sayın Cumhurbaşkanı neden bu kadar rahatsız olabilir ki? Bölgemizin yeniden 100 yıl önce olduğu gibi parça parça olmaması için olabilir mi? Teşkilatlar bu savaşların ve serzenişlerin farkında değiller mi? Teşkilatlar da böyle gelmiş ve böyle gider mantığında mıdır? Sayın Cumhurbaşkanı böyle gelmiş ve böyle de gidecek noktasında bulunan teşkilatlardan rahatsızlığını mı bizlere neden hatırlatmaktadır? Değişimin gerek şart olduğunu vurgulamaktadır. Teşkilatlar 2019 seçimlerinin çok zor olacağını halen idrak edememiş olabilirler mi? Teşkilatlar mazlum milletlerin umudu olan bu milletin ve liderinin idrakinde mi değiller ki? Bilemiyorum! Anlayamıyorum!
AK Parti Genel başkanı ve Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, ‘’Asıl imtihanımız 2019 Kasımında yapılacak seçimler olacaktır. Teşkilatlarımızın bir kısmında metal yorgunluğu emareleri gördüğümü çeşitli defalar dile getirdim. Teşkilatlarımızda kapsamlı değişim yapmak zorundayız. Genel başkan olarak bu konuda kararlıyım. Milletimizin bizden beklentilerini karşılayabilecek donanıma sahip arkadaşlarımızla yolumuza devam ediyoruz. Koltuklara getireceğimiz arkadaşların isimleri değil, o isimlerin acaba, halkla iletişimi nasıl; Asıl olan budur. Devleti biz yönetiyoruz, hükümetimiz ben de Cumhurbaşkanı olarak bir gayretin içindeyiz ancak, istediğimiz kadar yollar yapalım, havalimanları yapalım, enerjide rekorlar kıralım, bütün bunlar eğitimde, sağlıkta bu yatırımları Cumhuriyet tarihinde hiçbir iktidar yapmadı, peki yeterli mi? Hayır! Bunların hepsi gerekli ama yeterli olan milletimizin gönüllerini kazanmaktır. AK Partililer olarak sapasağlam durmamız gerekiyor. Bencillik batağında çırpınan defolu kişilerle böyle zorlu bir mücadeleyi yürütemeyiz. Teşkilatımızda başlatacağımız değişimi sıkı tutmak durumundayız. Hiçbir kardeşimizi de ‘sen kenarda dur’ diyemeyiz. Çalışacak kim olursa olsun hepsine kapımızı açacağız. Bu kapı şu anda görev mahallinde olanlara ait kusura bakmayın bir kapı değildir. Kapımız hep açık olacak, çünkü bu kapı gönül kapısıdır. Gönül kapısı gönül koymaya gelmez… AK Parti kadrolarında görev alacakların şu bakanın, bu grubun değil davanın adamı olması şarttır. Davası olmayan, milletimizin tamamını kucaklamayan hiç kimse AK Parti’de yöneticilik yapamaz. 15–25 yılın öncesinin siyaset baronların tarzıyla AK Parti’de etkinlik kurmaya çalışan herkes karşısında bu kardeşinizi bulur’ ifadelerinin mazlum ve mağdur milletlerin umudu olan yeni Türkiye’nin inşası yolunda ki bir işaret fişekleri olduğunu da düşünüyorum. Ya Yeni Türkiye’yi hep birlikte kurarız, ya da bölgesinde ve Dünya ölçeğinde iddiası olmayan, sıradan bir devlet ve millet olarak kalmaya devam ederiz. Hangisi? Tercih de karar da bu milletindir! Tüm bu kaygılar ve dertler bunu içindir! Var olabilmek içindir! Yol olmamak içindir! İddiası olan bir devlet olabilmek içindir! Başkaca ne olabilir ki?
Sayın Cumhurbaşkanımız, hizmetlerin yapılmasının gerek şart olduğunu fakat olması gerekenin de asıl bu milletin gönlüne girebilmeyi de her daim vurgulamaktadır. Gönüllere girmek ne demektir? Gönüllere nasıl girilebilir ki? Teşkilatlar gönüllere girmekten ne anlıyor olabilirler ki? Sayın Cumhurbaşkanımız, Türkiye’nin her bir bölgesinde ki, bir hastayı, bir yolda kalmışı, bir gönlü kırıp vatandaşımızı sürekli olarak arayıp, halini hatırını sorar ve dualarını neden talep eder ki? Yıllardan beri randevu alınamayan başkan ve teşkilat yöneticilerine ne demek istiyor olabilirler ki? Ulaşılamayan, erişilemeyen bir başkanlar ve teşkilatlarla nereye ve hangi hedefe varabilirsiniz ki? Vatandaşı bir kenara bırakın, böyle bir şey mümkün değil ve olamaz da, şehirlerdeki büyük iş adamları dahi randevu alamazken, hangi gönle girmekten bahsedebiliriz ki? Vatandaşlarla iletişim kurmaktan korkan ve kaçan bir teşkilat ve başkanlarla hangi yeni Türkiye’yi kurabilirsiniz ki? Bölgemizde devam eden vekâlet ve paylaşım savaşlarının idrak edememiş, sadece ve sadece günlük komisyon, arsa, ihale, makam – mevki ataması ve rantın peşindeki bir başkanlar ve teşkilatlarla hangi Yeni Türkiye’yi konuşabilir ve anlatabilirsiniz ki? Değişim olamadan bazı şeylerin olmasını beklemek ham hayal olur. Değişim için her bir birey ve vatandaş olarak da üzerimize düşen görevlerin idrakinde olmalıyız; Yeni Türkiye için… Mazlum Milletler Umudu için… 100yıl önce olduğu gibi parça parça olmamak için… BİR – BERABER – İRİ – DİRİ – KARDEŞ ve Hep Birlikte de TÜKİYE olabilmek için… Devlet ve Millet olarak; Başkaca bir yol ve tercihimiz de yoktur, şeklinde düşünüyorum.