Yazıma başlamadan önce, geçmiş Kurban Bayramımızı tebrik ederim. Allah yapmış olduğumuz ibadet ve sıla-i rahim ziyaretlerimizi kabul eylesin! Sonsuz Kudret Sahibi Yüce Allah, tam bir teslimiyet şuuru ile kurban etmiş olduğumuz hayvanları dergahında makbul eylesin! Kulun kesmiş olduğu hayvanların ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşır, sadece sadakatiniz, teslimiyetiniz ve takvanız Allah’a erişir, buyrulduğu üzere, tam bir teslimiyet şuuru ve takva ile kesilen kurbanların kurbiyetimizi artırmasını dilerim!. Allah için Kurban kesen ve Kurbiyet makamına erişmesi beklenen Müslümanların hali nicedir?! Kurbiyet için Kurban kesen Müslüman, diğer yaşantısında ise benlik ve ayrılıktan dem vurmaktadır! Dünyalık beklenti, çıkar ve kaygılar Müslümanları nereye evirmektedir?! Müslümanlara neler olmaktadır?! Müslüman bunları bilinçsiz bir şekilde yapıyor ise belki af edilebilir! Fakat bir de tüm bunları şuurlu bir şekilde bir yerlere şirin görünmek ve aferin almak için yapıyorsa! Vay onların haline! Böyleleri için, Veyl olsun diyor, Hz. Allah! Bu nasıl bir aymazlıktır! Bu nasıl bir şaşkınlıktır! Kimin değirmenine su taşımaktayız?! Kime ve kimlere ne adına ve ne için hizmet ediyoruz?!
Sonsuz Kudret Sahibi Yüce Allah, Müslüman olduğunu iddia eden ve İman şerefi ile müşerref olan tün insanlara hitaben, birlik ve beraberlik içinde olunmasını emreder! Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır, hadisi şerifte olduğu gibi! İman ehline hitaben, bir ve beraber olmak hususunda, Kuranı Kerimdeki bazı ayetlerde; Allah dinden Nuh’a tavsiye buyurduğu şeyi sizin için de bir kanun yaptı ve Ey Muhammed sana vahiy ettiğimizi, İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya tavsiye buyurduğumuz da şeriat kıldı. Şöyle ki: Dini doğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin. Fakat senin kendilerini davet ettiğin şey, müşriklere ağır geldi. Allah dilediğini kendine seçer ve kendisine yöneleni de doğru yola iletir. Onlar kendilerine bilgi geldikten sonra, ancak aralarındaki, çekememezlik yüzünden ayrılığa düştüler. Eğer Rabbin tarafından azabın ertelendiğine dair bir söz geçmemiş olsaydı aralarında mutlaka hüküm verilirdi. Kendilerinden sonra Kitaba varis kılınan kitap ehli de Kuran hakkında bir şüphe ve tereddüt içindedirler. ( Şura 13-14 ) O müşriklerden olmayın ki onlar, dinlerini ayırıp öbek öbek olmuşlardır. Her grup kendilerindekine güvenmektedir. ( Rum 32 ) Hep birlikte Allah’ın ipine kitabına, dinine sımsıkı sarılın. Parçalanıp ayrılmayın. Allah’ın üzerinizdeki nimetini düşünün. Hani siz birbirinize düşmanlar idiniz de, O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte Onun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi O kurtarmıştı. İşte Allah size ayetlerini böyle apaçık bildiriyor ki, doğru yola eresiniz. Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. İşte bunlar için büyük bir azap vardır. ( Ali İmran 103-105 ) Dinlerini parça parça edip, grup grup olanlar var ya, senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur. Onların işi Allah’a kalmıştır, sonra Allah onlara yaptıklarını haber verecektir. ( Enam 159 ) Bir de Müslümanlara zarar vermek, kafirlik etmek ve Müslümanların arasına ayrılık sokmak ve daha önce Allah ve Resulü’ne karşı savaş açmış olanı beklemek için mescit yapanlar var. ” İyilikten başka bir maksadımız yoktu ” diye yemin de edecekler. Fakat bunların kesinlikle yalancı olduklarına Allah şahittir, ( Tevbe 107 ) buyrulmaktadır!
Sonsuz Kudret Sahibi Yüce Allah, İman ehline hitaben kutsal kitabımızda sürekli olarak, Allah’ın kitabı ve dinine sımsıkı sarılın emretmesine rağmen, Müslüman olduğunu iddia eden bizler ayrılık ve gayrilik için olmadık bahaneler aramak ve bulmak peşindeyiz! Peki, neden? Dünyalık, makam, mevki, para, pul, iktidar ve güç elde edebilmek için her türlü takla atmak peşindeyiz! Daha sonra da İslam alemi ve Müslümanlar neden bu halde, diye serzeniş ve şikayette bulunuyoruz! Peki, buna hakkımız var mıdır?! İslam alemi ve Müslümanlar bir ve beraber olursa dünya insanlığına huzur gelecektir! Aksi halde işimiz gerçekten çok zor! Bir ve beraber olmak ve birlikten de Allah’ın rahmetini beklemek yerine, ayrılık ve ayrılmak için bahaneler üretmek ve ayrılıktan dolayı da azabın gelmesi için olmadık şeyler yapıyoruz! Pek, böyle bir duruma düşmeye hakkımız var mıdır?! Yüz yıl önce dünyalık iktidar ve makam için ayrılık peşinde koşanlar koca bir imparatorluğun parçalanmasına ve milyonlarca insanımızın da ölmesi ve sakat kalmasına sebebiyet vermiştir! Bu tipler, belki bu dünyada bir makam elde etmiş olabilirler fakat ahir ömürlerinde ne kendileri ne de soyundan gelenler iyi bir gün gördüler! Dünyada ve ahrette hüsrana uğrayanlardan olmuşlardır! Bugün de aynı küresel güçler ve emperyalist akıl, bölgemizdeki çıkarları ve sömürgelerinin de devamı için yine birilerine para, güç, iktidar ve makam havucunu uzatmaktadır! Müslüman olmanın gereği emredildiği şekilde, Bir olmak, diri olmak ve mazlumların da hamisi olabilmek adına daha güçlü olmak varken, ayrılmak ve parçalara bölünmenin kime ve kimlere bir faydası olacaktır! Bilemiyorum!