Libya Tezkeresi ve Libya Uçağının Düşmesi!.

Libya tezkeresi, 22 Aralık 2025 tarihinde TBMM’de kabul edilmiş ve Libya’ya asker gönderilmesi için verilen izin süresi 24 ay daha uzatılmıştır.

Libya tezkeresi, 22 Aralık 2025 tarihinde, TBMM’de kabul edildiği gün, Ankara’ya bir dizi ziyaret için gelen, Libya Genelkurmay Başkanı ve heyeti; Ankara’dan Libya / Trablus’a gitmek üzere havalanan Falcon 50 tipi uçağın Haymana’da düşmesi ile Libya Genelkurmay Başkanı Muhammed Ali Ahmed Al Haddad ve sekiz kişinin hayatını kaybetmesi, Türkiye – Libya hattı ve özellikle de Akdeniz ve Doğu Akdeniz de, NELER oluyor sorularını tekrar hatırlamamıza yardımcı olmuştur?

Peki, NELER oluyor?

Küresel iki EKOL, her alanda ve her bölgede, hegemonyal ve emperyal konumlarının devamlılığı adına, resmen örtülü bir Dünya SAVAŞI vermektedir!

Ya BENİMSİN Ya BENDENSİN ya da KARA TOPRAĞIN!. YAR etmem SENİ ELLERE, der gibi!

Libya ve Türkiye denizcilik anlaşması ya da Akdeniz’de Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması Anlaşması, 27 Kasım 2019 tarihinde Libya’nın Ulusal Mutabakat Hükûmeti ile Türkiye arasında imzalanan bir münhasır ekonomik bölge anlaşmasını, Mavi Vatan çerçevesinde okumak gerekir.

  • Peki, Akdeniz ve Doğu Akdeniz de, Deniz Yetki Alanlarına, kim ya da kimler hakim olacaktır?
  • Peki, Akdeniz ve Doğu Akdeniz de yaşadıklarımıza, Deniz Yetki Alanlarına kim ya da kimlerin hakim olacağının örtülü bir Dünya SAVAŞI şeklinde okumak gerekir mi?
  • Peki, Libya Genel Kurmay Başkanı ve heyetini taşıyan uçağın Ankara’da düşmesi, Türkiye ve Libya arasındaki ilişkiler ve imzalanan Deniz Yetki Alanları Anlaşmasını nasıl etkileyecektir?
  • Yoksa Türkiye ve Libya arasındaki ilişkilerin daha da kuvvetleneceği bir döneme mi girilecektir?
  • Peki, Türkiye, Akdeniz ve Doğu Akdeniz’deki tüm haklarından vaz mı geçmeli?
  • Ya da Küresel iki EKOL, Türkiye’nin Mavi Vatandaki tüm haklarından vazgeçmesi ve Antalya körfezine hapis olmaya razı olmasını mı talep edilmektedir?

Mavi Vatan; Türkiye’nin deniz yetki alanları demektir. Türkiye’nin Karadeniz, Marmara, Ege ve Akdeniz’deki deniz yetki alanı ve sınırlarını belirleyen bir kavramdır. Türkiye’nin hak ve egemenliğini içeren deniz alanlarının bütünüdür.

Bölgemiz ve Akdeniz’de, kirli hesabı olan küresel ve emperyalist güçler, görünürde, İsrail ve Güney Kıbrıs Rum kesimi, arka planda Küresel iki EKOL, Türkiye ve Libya arasında imzalanan, Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması Anlaşmasını hem engelleyebilmek ve hem de akamete uğratabilmek adına her yolu denemektedir.

Mavi Vatan; 2015 yılı sonrası Türkiye’nin deniz yetki alanlarındaki aktif ve askeri güce dayalı stratejisinin temelini oluşturmaktadır.

Mavi Vatan, Türk Milletinin, deniz yetki alanlarındaki hak ve menfaatlerinin korunmasıdır.

Devletlerin sürekli düşmanı ve dostu yoktur, ancak çıkarları vardır, ilkesi çerçevesinde, Türk Devleti; Anadolu ve Mavi Vatan bölgesinde, bekası ve tüm hakları, bölgenin barış, huzur ve istikrarı adına, her alanda güçlü olmak zorundadır.

Yeni dünya sistematiğinin bölgemiz ve özellikle, Akdeniz’de kurulacağını sürekli olarak yazılarımızda vurgulamaya çalışıyoruz. Akdeniz hem rezerv ve hem de enerji nakil hatları transfer konusunda mihver konumundadır.

Bölgemizde, Birinci dünya Savaşı sonrası kurulan düzen ve sistemi birileri değiştirmek istemektedir!

Yüz yıl önceki paylaşım bu topraklarda cereyan etmiştir. Bugün de, kaldıkları yerden devam etmekteler. Dünyanın merkezi, sıklet noktası ve dengesi bu topraklardır. Kendi haline bırakmazlar.

Bölge ülkeleri ve halkları tek yumruk oluncaya kadar. Aksi halde yüz yıl önce olduğu gibi yeniden parça parça ederler.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti; Kadim Türk Devlet Aklının denetim ve kontrolünde, Türk Devleti ebed müddet devam ilke ve ülküsü çerçevesinde, 2053 ve 2071 hedefleri doğrultusunda, Türk Devletinin Bekası ve Türk Milletin birliği adına, stratejik ve taktik politikalar üretmek ve geliştirmek zorundadır.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti; Anadolu’daki varlığı, Akdeniz, Orta Doğu, Afrika ve Asya bölgesindeki; barış, huzur ve kalkınma adına, Adalet ve Hakkaniyetin temsilcisi ve mazlum milletlerin de hamisi olarak, re-aksiyoner değil, aksiyoner ve pro-aktif olmak zorundadır.

Akdeniz – Doğu Akdeniz’e ve bölgeye sınırı olmayan, On Bin kilometre ötelerden Akdeniz ve Doğu Akdeniz’e gelen küresel ve emperyalist güçlere; Türkiye Cumhuriyeti Devleti; MAVİ VATAN sahasında, hem kendi ve hem de bölge halklarının hakları adına, anladıkları dilden cevap verecektir.

  • 27 Kasım 2019 tarihinde, Libya’nın Ulusal Mutabakat Hükûmeti ile Türkiye arasında münhasır ekonomik bölge anlaşması imzalanmıştır.

Deniz sınırı antlaşmaları listesine göre, iki ülke arasında imzalanan ilk anlaşma ve Akdeniz’in doğu bölgesine yeni bir dinamik getirmektedir.

Libya ve Türkiye arasında imzalanan Münhasır Ekonomik Bölge anlaşmasına, Avrupa Birliği, anlaşma üçüncü Devletlerin egemenlik haklarını ihlal etmekte, deniz hukukuna uymamakta ve üçüncü devletler için herhangi bir yasal sonuç doğurmamaktadır, şeklinde itiraz etmektedir.

Güney Kıbrıs Rum kesimi ve Mısır, Libya ve Türkiye arasında imzalanan Münhasır Ekonomik Bölge anlaşmasını, “yasadışı” olarak tanımlamaktadır. Neden Acaba?

Yunanistan, Libya ve Türkiye arasında imzalanan Münhasır Ekonomik Bölge anlaşmasına, Girit’in Türk – Libya kıyıları arasında varlığını görmezden geldiği gerekçesiyle geçersiz ilan etmektedir.

Birleşmiş Milletler, 30 Eylül 2020 tarihinde, Türkiye ile Libya arasında imzalanan Münhasır Ekonomik Bölge anlaşmasını tescil etmiştir.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres, Türkiye ve Libya arasında imzalanan, uluslararası Münhasır Ekonomik Bölge anlaşmasını, Birleşmiş Milletler Şartı’nın 102. maddesi gereği onayladığını da, hatırlatmak isterim.

  • ( Küresel iki EKOL; ABD ve Birleşik Krallık )

Yayınlayan

ahmetunver

Ahmet Ünver; İletişim Uzmanı; İletişim, Kurumsal İletişim, Halkla İlişkiler, Reklam, Marka, Marka Yönetimi, Marka İletişimi, Kurumsal İtibar, Kurumsal İtibar Yönetimi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir