Geçtiğimiz günlerde, Dünya hegemonyasında, küresel finans güçleri ve ulus devletler arasında ki Virüs üzerinden Gesara ve Nesara savaşı, başlıklı bir köşe yazısı kaleme almıştık!. Yazımıza istinaden arayan dostlar ve gelen yorumlar çerçevesinde, Gesara ve Nesara kavramlarının tarihi ve epistemolojik yapısını kabaca açıklamaya çalışalım!. Gesara ve Nesara nedir? Tarihçi ve Dil bilimci olmadığımızı da buradan ifade etmek isterim! Bir iletişimci ve gazeteci duyarlılığı zaviyesinden, dünyada ki tüm olay ve olguları, hegemonya zaviyesinde ki küresel kurguyu ve yerel yansıması ve gelişmeleri, sadece okumaya, anlamaya, anlamlandırmaya, yorumlamaya, kalem ve kelamın izin verdiği kadarı ile de birkaç cümle karalamaya çalışıyoruz!.
Gesara kavramı, Sezar veya Gesar olarak tarihi kaynaklarda geçmektedir!. Kral Gesar Destanı, eski çağlarda Çin’de yaşayan Tibet etnik grubuna bağlı kabileler arasındaki savaşları ve Tibet bölgesinin birleşme savaşını konu alır!. Kral Gesar destanın konusu; Tibet bölgesinde doğal felaketler yaşanmış ve yöre halkı canavarların zulmü altında eziliyormuş!. Kral Gesar, dünyaya geldikten sonra, defalarca tehlike ile karşılaşmış ve halkı ezen canavarları öldürmüş!. Kral Gesar, dünyaya refah, barış ve huzur getirmiştir! Uzun bir tarihe ve zengin içeriğe sahip olan Kral Gesar Destanı, Tibet kültürünün eski çağlardaki başarılarını sergiliyor!. Bu destan, Kırgızların Manas Destanı ve Moğolların Kral Cangır Destanı ile birlikte Çin’in en büyük üç destanından biri olarak kabul edilir! Günümüzde ise Çin’den dünyaya yayılan virüs ile küresel güçler ve ulus devletler arasındaki hegemonya savaşını, virüs sonrasında da, küresel ve yerel ölçekte ki, kültürel, sosyal, ekonomik ve siyasi değişimlerin olacağı ve dünya insanlığına da barış, refah ve huzur geleceği beklenmektedir!
Peki günümüzün Kral Gesar veya Gesara kimdir?! Müslümanlara yardım edecek olan Nesara kimlerdir?! Kral Gesar, dünya insanlığına barış, huzur ve refahın gelmesi adına Nesara ile birlikte, kim veya kimlerle hareket etmesi gerekmektedir?! Dünya insanlığında ki karşılığı, Adalet dağıtan ve Hakikat ehli, mazlum milletlerin de hamisi Türk Devleti ve Milleti, Kadim Türk Devlet Aklının liderlik ve öncülüğünde, virüs sonrasında ki yeni dünya düzen ve yeni sistemi, Gesara & Nesara ile, dünya insanlığı adına insani sömürünün olmadığı ve barış, huzur ve refahı getirecektir!.
Nesara kavramı, İslami literatürde, Hristiyanlar için Nasrani ve Nasara şeklinde kullanılmaktadır!. Kuranı Kerimde, Hristiyanları ifade eden ve on dört yerde Nasara kelimesi geçmektedir. Kelime, Hz. İsa’nın yardım talebine havarilerin olumlu cevap vermeleri sebebiyle yardım etmek anlamındaki nasr kökünden geldiği ve Hz. İsa’nın memleketi olan Nasıra şehrine nispet edildiği de belirtilmektedir!. Nasara kelimesi, Hristiyan aleminin bütününü ima etmek için kullanılsa da, aslında Hristiyanlar arasında belli bir grubu işaret etmektedir!. Süryani köklere sahip olan Nasranîler kendi soylarını Keldanilere yani Hz. İbrahim’e dayandırırlar! Bu nedenle de Kuran’da biz İbrahim’in yolundayız şeklinde Hanif olarak ifade edilir!.
Maide suresi 82. Ayeti kerime de, Nesara ve Nasara ile ilgili; Yemin olsun ki, iman edenlere insanların düşmanlıkta en şiddetlisini mutlaka Yahudiler ile Müşrikleri bulacaksın!. Ve yine yemin olsun ki insanların müminlere sevgi bakımından en yakın olanları da biz Hristiyan ( Nasara ) diyenleri bulacaksın! Bu da onların içinde herhalde bilgin, abit ve dünyayı terk etmiş olan rahiplerin bulunmasındandır!. Ve şüphe yok ki, onlar kibir etmek de istemezler, buyrulur!.
Bu ayeti kerimenin tefsirinde, İslam’a ve Müslümanlara karşı insanlar arasında düşmanlıkları pek ziyade bulunan taife olarak Yahudiler ile müşrikleri bulacaksın!. Nitekim Hz. Peygamberin gönderilmesini müteakip bir kısım Yahudiler ile Arap yarımadasındaki müşrikler, yaymaya başladığı İslamiyete karşı düşmanlık göstermiştir! İnsanların müminlere ve İslam şerefine nail olan zatlara sevgi ve muhabbet, temayül bakımından en yakın olanlarını da biz Hristiyan ( Nasara ) diyenleri bulacaksın!. Çünkü onlar, kendilerini Hakkın yardımcısı ve ehli Hakkın dostları diye gösterirler! Nitekim Müşriklerin bin türlü eza ve cefalarına maruz kalan bir kısım ashabı kiram, Hristiyan hükümdar Necaşi’nin ülkesine sığınmış ve orada çok güzel himaye görmüşlerdir!
Ali İmran suresi 64, 65, 66, 67. ayetlerinde; Ey ehli-i Kitap! Bizimle sizin aranızdaki müşterek bir kelimeye gelin! Ancak Allah’a ibadet edelim. Hiç bir şeyi O’na ortak koşmayalım. Allah’ı bırakıp birbirinizi Rab edinmesin. İbrahim hakkında niçin tartışırsınız? Oysa Tevrat da İncil de kesinlikle ondan sonra indirildi. Hiç düşünmüyor musunuz? İşte siz böylesiniz; hadi hakkında bilginiz olan konuda tartıştınız, fakat hiç bilgi sahibi olmadığınız bir konuda niçin tartışıyorsunuz! Oysa Allah bilir, siz bilmezsiniz. İbrahim ne Yahudi ne Hristiyan idi; bilakis o Hanif bir Müslüman ve müşriklerden de değildi, buyrulmaktadır!
Enbiya suresi 105 ve 106. ayetlerinde; Ant olsun, zikirden sonra Zebur’da da, Yeryüzü iyi kullarıma kalacaktır, diye yazmıştık. İşte bunda, Allah’a kulluk eden topluluk için yeterli açıklama vardır, buyrulur! Zikir, Hz. Musa’ya indirilen Tevratı, Zebur ise Hz. Davut’a indirilen kitabı ve arz da genel olarak yeryüzünü ifade etmektedir. Sonsuz Hikmet sahibi Allah, mezkur kitaplar ve Kuran’da, dünya da kötülerin ve kötülüğün sürekli olarak payidar olamayacağını; iyiliğin asıl, kötülüğün ise arızi olduğunu, hakimiyetin eninde sonunda iyilerin eline geçmesinin mukadder bulunduğunu haber vermektedir! Sonsuz Kudret Sahibi Allah, kıyamet yaklaşınca, dünyayı ıslah etmek ve yeryüzünde ki düzeni, huzuru, adaleti ve adil paylaşımı hakim kılmak için bazı kullarına görev ve imkan verecek, bunlar dünyaya egemen olarak vazifelerini yerine getirecekler, diyor!.
MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli; İnsanlık belki de ilk defa ortak bir mücadele etrafında kenetlenmiş, ortak bir düşman karşısında kümelenmiştir!. İçinden geçtiğimiz zamanın ağır şartlarına tarih pek az şahitlik etmiştir!. Yeni bir dünyanın kapıları aralanırken, yeni davranış kalıpları yeşermeye başlamıştır!. Hakikaten dünya asla eski dünya olmayacaktır!. Yeni tip Korona virüs’ten önceki hayatla, sonraki hayat ve yeni dönem, hem içerik, hem ilerleyiş ve hem de irade bakımından benzerlik taşımayacaktır!. Artık mevzu bahis insan bekasıdır!. İnsanlık tarihinin oldukça nazik bu döneminde sadece kendi kaderimizi, kendi istikbalimizi değil, tüm insanlığın kader yolculuğunu, gelecekteki mevki ve mertebesini düşünmek, dert etmek durumundayız!. Çünkü çatışıp cepheleştiğimiz trajedinin hedefi insan olan herkestir, ifade ve vurgularının, dünya insanlığına refah, barış ve huzurun gelmesi, insanlığı sömüren ve yok eden küresel finans sömürü düzeninin de bitmesi adına çok manidar olduğunu düşünüyorum!.