Atlantikçi Siyasi Güvercinler Sahnede!

Hafta sonu, Hakkâri ilimizde meydana gelen patlamada şehit olan asker ve sivil vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar, yakınlarına sabırlar ve milletimize de baş sağlığı dileklerimi sunarım. 15 Temmuz hain darbe ve işgal girişimi ile başarılı olamayan emperyalistler ve ülkemizdeki işbirlikçileri, taşeronları, çok değişik senaryolar üzerinden hedeflerine ulaşmak adına gelmeye çalışıyorlar.  Gelmeye de devam edecekler… Pes etmeyecekler… Darbe ile başarılı olamayanlar taşeronlar ve işbirlikçiler, akabinde iç savaş bezirgânlarının bütün plan ve organizeleri de berhava olmuştur. Yenikapı’da oluşan birlik, beraberlik, kardeşlik ve hep birlikte Türkiye duruşumuz, ülkemiz ve bölgemiz üzerinde hesabı olanlara, çok büyük sıkıntılar ve krizler yaşatmaktadır. Darbe girişiminden sonra, Ülkemiz adına, birileri tarafından eksen kayması vb. saldırıları da gözlemliyoruz. Neler oluyor ki? Birilerini, ülkemizi idare edenler tarafından yapılan bazı girişimler, neden rahatsız etmektedir? Hala bu ülke, birilerinin kuyruğuna ve kontrolüne takılmak zorunda mıdır? Kendi ülkesi ve bölgesi adına, stratejiler ve taktikler geliştirmesi kadar doğal ne olabilir ki? Kimler neden rahatsızlık duymaktadır? Daha nice benzeri sorular…

Türkiye, jeopolitik ve jeostratejik konumu gereği; hem Avrupa,  hem de bir Asya ülkesidir. Türkiye; Avrupa ve Asya’nın tam ortasında bir köprü ülkedir. Kendi stratejik konumu gereği her iki taraf ile de dostluk, ekonomik, siyasi ve ticaretini geliştirmesi kadar doğal hiçbir şey olamaz. Ülkelerle olan dostluklar ve ilişkilerin tamamen karşılıklı çıkarlar üzerine kurulu olduğu bir dünyada yaşadığımızı da buradan hatırlatmak isterim.  Günümüzde, Dünyanın siyasi, ekonomik, ticari ve enerji merkez üssünün tamamen Asya bölgesine kaymakta olduğunu da unutmamamız gerektiğini düşünüyorum. Avrasya bölgesi, ekonomik olarak dünyanın çekim merkezidir. Avrasya bölgesi, dünyanın enerji deposudur. Avrasya bölgesi dünya nüfusunun 3/2’nin yaşadığı bir kara parçasıdır. Avrasya bölgesinin kilit ve kalbi noktasında ki ülkesi de Türkiye’dir.  Ülkemiz ve bölgemizde olan bütün kavgalara,  vesayet ve vekâlet savaşlarına, gürültülere bir de bu zaviyeden bakmayı, bakabilmeyi tavsiye ederim. Vekâlet savaşlarının en fazla olduğu bölge bizim yaşadığımız topraklardır. Bunlar tesadüfi olabilir mi? Neden bizimle ve bölgemizle uğraşmaktalar?

Geçtiğimiz günlerde, ANAP eski genel başkanı ve eski Başbakan Mesut Yılmaz, bir gazeteye verdiği röportajında; ‘’Rahmetli Özal, Anavatan Partisi’ni kurduğumuzda genel merkezin açılışında deftere ‘Size göstereceğim en önemli hedef AB üyeliğidir. Bizi bu yoldan vazgeçirmek için çok tertipler yapacaklar ama bundan asla vazgeçmeyin. Vasiyetim budur’ diye yazmıştı. Biz bu hedeften hiç vazgeçmemeliyiz. AB benim için Türkiye’yi demokrasiye dönüştürmenin yoludur. Biz 2023’te AB düzeyine çıkalım, onlar bizi referandumda kabul etmeyip rahmetli Erbakan’ı haklı çıkarsınlar. Demokratik bir İslam ülkesini sırf dininden dolayı AB’ye kabul etmemiş olsunlar. Kendi çok kültürlü medeniyet prensipleriyle ters düşsünler. Bunu başaracak Tayyip Erdoğan Türkiye’nin De Gaulle’ü gibi olur. Ama Tayyip Bey öbür yola girerse neler olacağını düşünmek bile istemiyorum’’ ifadelerini vurguladı.

ANAP Eski Genel Başkanı ve eski Başbakan ne demek istiyor acaba? Anlayan varsa beri gelsin? 2002 yılından itibaren ülkesi ve bölgesi adına görünmeyen, konuşmayan, riskler almayan bir siyasi bu gün neden ortaya çıkar ki? Neden ABD ve Avrupa ülkelerinde sempozyum düzenler ki? Adama sormazlar mı ‘Günaydın’ nerelerdeydin şimdiye kadar diye? Bir yerlerden işaret mi aldı ki? Türkiye elimizden kayıyor,  kontrolümüzden çıkıyor, aman ha acele müdahale edin şeklinde… Türkiye ve Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa Birliği sürecinden başka yola dönerse; ‘ kötü şeyler olur, neler olacağını, olabileceğini düşünmek ifade etmek istemiyorum’ vb. aba altında cümleler, salvolar… Türkiye, demokratik ve bağımsız bir ülke olarak, devletinin ve milletinin menfaatleri ve bekası doğrultusunda her türlü ülke ve birlik ile anlaşmalar imzalayabilir. Bunda başka ülkeler veya birlikler adına sakınca neler olabilir ki? AB, batarken, biterken can simidi olarak bizi mi görmektedir? Batarken yanında bizi de mi batırmak istemektedir? Zikretmeye çalıştığımız, dünyanın çekim merkezi ve enerji üssü konumundaki Asya bölgesinde meydana gelen birlikte olmamız kimleri rahatsız etmektedir? Dünyanın, siyasi, ekonomik, ticari ve enerji üs dengesi ve merkezi Avrasya’da bulunmamız Türkiye’nin varlık meselesidir, diye düşünüyorum.. 

Yayınlayan

ahmetunver

Ahmet Ünver; İletişim Uzmanı; İletişim, Kurumsal İletişim, Halkla İlişkiler, Reklam, Marka, Marka Yönetimi, Marka İletişimi, Kurumsal İtibar, Kurumsal İtibar Yönetimi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir