Basın & Sivil Toplum Örümcek Ağı!..

Türkiye’de; Cumhuriyet tarihi boyunca, on beşi tek partili ve elli biri de çok partili dönemde olmak üzere toplamda atmış altı hükumet kurulmuştur!. Çok partili dönemde ki hükumet ömrü yaklaşık 1,4 yıldır!. Normal şartlarda, dört yıl olması gereken sonucun 1,4 yıl olması, Türkiye’de ki parlamenter sistemin siyasal istikrar  ve kalkınma açısından çok da başarılı olmadığının göstergelerinden biridir!. Siyasal istikrarsızlıklar, Türkiyeyi ekonomik, siyasi ve sosyal yönden olumsuz etkilemiş;  1960, 1971, 1980 ve 28 Şubat darbeleri, post modern darbe ve e-muhtıra gibi demokrasi dışı müdahalelere zemin hazırlamıştır! Tabii ki tüm bu olumsuz durum ve gelişmeler sistemin sorgulanmasına neden olmuştur! 

15 Temmuz hain darbe ve işgal kalkışması akabinde,  Türkiye’de sistemden kaynaklı yaşanan siyasal istikrarsızlık ve  akabinde gelen ekonomik, sosyal ve siyasal sorunların hükumet sisteminden zuhur ettiği, Türk tipi başkanlık sistemi ile sorunun çözülebileceği, Kadim Türk Devlet geleneği  ve Türkiye’nin koşullarına uygun bir başkanlık veya yarı – başkanlık sistemine geçilmesinin Türkiye’nin  2023 – 2053 ve 2071 hedefleri muvacehesinde, Devlet Aklı nezaretinde ki Türk Devletini yönetenlerde, Türk Devleti ve Türk Milletinin  yararına olacağı yönünde bir konsensüs sağlanmıştır!.

16 Nisan 2017 tarihinde ki  Anayasa değişiklik referandumu ve 9 Temmuz 2018 tarihinde   Cumhurbaşkanının yemin ederek göreve başlaması ile Cumhurbaşkanlığı hükümet yönetim sistemi ülkemizde  yürürlüğe girmiştir!. Yeni sistemde, parlamenter sistemden kaynaklı; erk ve ekoller arasında ki çatışma ve  bürokratik engellerin aşılması,  bağımsız politikaların sergilenmesi ve daha hızlı, daha etkili ve istikrarlı karar alma mekanizması kurulmasının yolu açılmıştır!.  Aksi halde, Akdeniz, Libya, Suriye ve Karadeniz’i Türk Milletine dar ederler ve özellikle de Akdeniz’de Antalya körfezine mahkûm olurduk!

Parlamenter sistemde, erk veya ekoller  arasında ki denge ve denetleme, iktidarın mutlak gücünün sınırlanmasına matuf  her türden mekanizma bağlamında düşünülebilir!. Devleti oluşturan yasama, yürütme, yargı, basın, sivil toplum ve vatandaş erklerinin görev ve sorumluluklarının birbirinden ayrılması ve bir erkin diğerine üstünlük kurmasının önüne geçilmesi yolu ile iktidarın mutlaklaşmasının  engellenmesi hedeflenmiştir!.

Türkiye gibi ülkelerde işleyiş, hiçbir zaman kanunlarda  yazdığı veya yukarıda zikrettiğimiz şekilde olmamış, erk veya ekoller  arasında ki çatışmalardan kaynaklı, her daim sorun ve sıkıntılar ile karşı karşıya kalınmıştır!. Anayasal kurgu açısından, parlamenter sistemde ki denge ve denetleme mekanizmasının işlediği, her bir erkin kendine özgü  işlevi, bu işlevi yerine getirmek için sınırları yasalar yoluyla çizilmiş bir yetkisi vardır ve bir erk sorumluluklarını yerine getirmediğinde hesap vermekle yükümlüdür, şeklinde yazmaktadır!.

Parlamenter sistemde ki denge denetleme açısından ‘Basın ve Sivil’ toplum,  vatandaşın talep ve önerilerini aşağıdan yukarıya doğru oluşturulması yolu ile yönetime iletilmesi anlamına gelmektedir!  Peki, realite böyle midir?! Basın ve sivil toplum, hangi küresel güçler veya büyük devletler tarafından finanse edilmekte veya yönlendirilmektedir?! Acaba, neden?! Devlet ve milletin ali menfaatleri çerçevesinde; yerel, yerli ve milli bir duruş sergileyen basın ve sivil toplum örgütlerini elbette ki tenzih ederiz!. Basın ve sivil toplum dernekleri, küresel güçler ve büyük devletler tarafından neden ve nasıl desteklenmekte ve yönlendirilmekte,  olduğu da ehlince malumdur!

Küresel güçler ve büyük devletler çıkarları çerçevesinde, siyasi egemenliği etki ve tesir altına almaya çalıştıkları  ülkelerde,  denge denetleme açısından ”Basın ve Sivil  Toplum”  üzerinden ”örümcek ağını” örer!. Top, tüfek ve  tank ile savaşmanın bedeli ve etkileri de çok yüksek olduğu için böyle bir sürecin maliyeti kendileri zaviyesinden çok azdır!. Türkiye gibi ülkelerde, küresel güçler ve büyük devletlerin kullandıkları sivil toplum ve basın dünyasında ki sivil örümcek ağı, dernek ve vakıflara her daim şahit oluruz!. Peki, ağ, örümcek ağı ve sivil toplum örümcek ağı nedir?! Türkiye’de ki siyasal sistemi, küresel güçler ve büyük devletlerin denge ve denetleme zaviyesinden, sivil toplum örümcek ağında ki hangi dernek ve vakıflar ile irtibat halinde oldukları veya finansal destek verdikleri de, devlet aklı tarafından kayıt altında ve takip edilmekte olduğunu, düşünüyorum!.

Ağ iki anlamda kullanılır!. Ülkeler arası ilişkilerde, iletişim ve bilişim teknolojilerinde ki gelişmelerde coğrafi mesafeler kısalırken, karşılıklı bağımlılığın yaygınlaşması ve derinleşmesi sürecini açıklamak için ağ metaforu kullanılır! Ağ toplumu; devlet, ekonomi, kültür, sivil toplum aktörleri ve bireyler arası ilişkilerin bir network görüntüsü verdiğini söyler!. Örümcek, ağını örer ve avını bekler!. Av, ağa değdiği an, artık iş işten geçmiştir!. Ağın neresine değdiğinin önemi yoktur!. Ağın herhangi bir yerinde olan titreşim diğer yerlere hızla yayılır  oralarda kendisini hissettirir!. Avın kurtulma şansı yoktur!. Örümcek ağı, yaygınlaşma, derinleşme ve hız temelli bir sistemdir!.

Sonsuz Kudret Sahibi Yüce Allah; Ankebut suresi 41. Ayeti kerimede;  Küresel güçler ve büyük devletlerin çıkarları çerçevesinde ki ülkelerde, işbirlikçiler mahareti ile kurduğu ve desteklediği basın ve sivil toplum örümcek ağına izafeten; Allah’tan başka varlıkların korumasına sığınanların durumu, örümceğin durumuna benzer; Örümcek  ağını, kendine bir yuva yapar, ama yuvaların en çürüğü de örümceğin yuvasıdır!. Keşke bilselerdi, buyurmaktadır! Anlayana! Sözlerimiz sadece; Aklını, fikrini, idrak ve iz’anını kiraya vermeyenlere!..

Yayınlayan

ahmetunver

Ahmet Ünver; İletişim Uzmanı; İletişim, Kurumsal İletişim, Halkla İlişkiler, Reklam, Marka, Marka Yönetimi, Marka İletişimi, Kurumsal İtibar, Kurumsal İtibar Yönetimi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir