Tarihte; Konya İlinde iki mübarek ve ehli dünya olmaktan uzak, HAL EHLİ; Hz. Mevlana ve Hz. Şems arasında başlayan; dünya gözü, dünya bakışı ve dünyalık akıl ile manevi aşkın anlaşılamayacağı ve ham olanların böyle İlahi bir aşkı hazmedemeyeceği, ifade edilmektedir!
Kasım ayının son günlerinde Mevlana türbesinde, GÜL BAHÇESİNDE ki; ağaç ve çiçeklerde meydana gelen değişiklikler, ne demek ya da ne anlatmak istediğimiz çerçevesinden, ehlince malumdur!
Mevsim; Kar olsa da, kış olsa da, dolu – yağmur – fırtına olsa da, Gül Bahçesinde ki, ağaçlarda, değişim ve çiçeklerin bir anlığına da olsa açtığı, ehli tarafından görülmektedir! Sözün fazlası zaten aptala söylenir!
Hz. Şems ve Hz. Mevlana arasındaki ilahi aşk nasıl ve nerede başlamıştır? Bu ilahi aşk her iki tarafta ne gibi inkişaf ve manevi değişimlere vesile olmuştur? Böyle bir aşkı hazmedemeyen kıt akıllılar neler yapmaya cüret etmiştir?
Babası Bahattin Veledin vefatında yirmi dört yaşında olan Hz. Mevlâna, Sultanın emri ile babasının yerine oturmuştur! Mevlâna’nın ilk mürşidi babası, zamanın ilim ve irfan merkezi, Halep ve Şam’da ders görmüş, zahir ve batın ilimleriyle mücehhez; âlim ve zahit bir kişidir!
Bilgide, keşifte, keramette, güzel söz söylemede, güzel huyda eşi benzeri yoktur! Akıllara hayret veren bir zekâ ve bir irade sahibi, Mollayı Rum diye namı ile dillere destan konumda bulunuyor; Ders verdiği medreseler, hayranları ile dolup taşıyordu!
Bu vaziyet, Tebrizli Şems’in Konya’ya vasıl oluşuna kadar beş sene sürer ve her şey birdenbire değişir! Bu değişimi, Şeyhi Ekber’in senelerce evvel, Mevlâna’nın aslında uçsuz bucaksız bir UMMAN oluşunun icabıdır, diyor!
1244 senesinin bir Cumartesi günü, Hz. Mevlâna’nın etrafını talebeleri sarmış, hürmet ve sevgilerinden yaya yürüyorlar, aniden önüne kalenderi kıyafetli bir derviş çıkıverir! İleri atılarak Mevlâna’nın katırını çevikliği ile durdurur!
Derviş: Ey, madde ve mana altınlarının sarrafı! Muhammed Mustafa (sav) mı büyük, Beyaz-idi Bestami mi?
Hz. Mevlâna irkilir; Bu nasıl sualdir? Elbette Muhammed Mustafa, bütün enbiya ve evliyanın serveri ve lideridir, der!
Derviş: Evet ama Muhammed (a.s.); Yarabbi, seni tenzih ederim, biz seni layığı ile bilemedik, buyurmaktadır!
Bayezid ise; Kendimi noksan sıfatlardan tenzih ederim, cübbemin içinde Hak’tan gayrı varlık yok, diyor!
Hz. Mevlâna; Bayezid bir Hak tecellisine mazhar olunca kabının darlığından taşmıştır, Hz. Muhammed ise hangi mertebeye varsa evvelki makamlardan istiğfar ediyor! Ey bizim düşünce ve idrakimizden olan Allah, biz seni layığı ile bilemedik, diyor!
Yabancı derviş bir çığlık koparır ve Mevlâna katırdan aşağı atlar! Ortalığı telâş ve uğultu kaplar! Birbirlerine büyük bir cezbeyle, bir “an”da bağlanan bu iki ulu zat, beraber Gevhertaş Medresesi’ne gelir! Bir hücreye girer! Bir rivayete göre, kırk gün, bir rivayette üç ay kimseyi içeri almazlar!
İstiğrak, sema, Hak sohbeti ve visal orucu ile manevi günler geçirirler! Bu derviş, Şemsi Tebrizi’den başkası değildir! Mevlâna ile Şemsi Tebrizi’nin Konya’da birbirlerine kavuştukları yere, Maracel
Bahreyn; İki denizin kavuştuğu yer, olarak ifade edilmekte ve her yıl törenler düzenlenmektedir!
Hz. Mevlâna, üstat bir şeyh fakat yeniden mürit olur! Nihayete ermiştir fakat baştan yeniden başlar!
Hz. Mevlâna, Mümin, müminin aynasıdır, hadisine göre bir ayna gibi Hz. Şems’te gördüğü kendi güzelliği ve aslına âşık olur!
Şemsi Tebriz’i ve Hz. Mevlâna’yı anlamayanlar, gün geçtikçe dedikodularla işi büyütür! 1245 yılının bir Perşembe günü dedikoduların artmasıyla Şemsi Tebriz’i ortadan kaybolur!
Hz. Mevlâna’nın emri ile her taraf aranır fakat hiçbir iz bulunamaz! Şems Konya’yı terk ettikten sonra doğru Şam’a gitmiş bir han köşesine yerleşmiştir!
Bir ay sonra Şemsi Tebriz’i, Sultan Veledi refakatinde Konya’ya geri gelir! Tebrizli Şems’in büyüklük ve kudretine inananlar karşılamaya iştirak eder! Dedikodu yapanlar ise pişmanlık hisleri içinde, Şems ve Mevlâna kucaklaşır!
Hz. Mevlâna, Şemsi Tebriz’iyi ikinci sefer gelişinde, kendi çocukları gibi bakıp büyüttükleri, Kimya Hatun ile evlendirir! Belki de bu evlilikle Şemsi Konya’ya bağlamak istiyor!
Günler tekrar, sohbet, sema, istiğrak ve murakabe ile geçiyor! Şemsi Tebriz’i ve Hz. Mevlâna ile olan manevi alışverişinin eskisinden fazla, daha derinlerde olduğunu gören fesat kişiler, kıskançlık ve kötü görüşlerinden ortalığı tekrar karıştırmaya başlar!
1247 senesinde, bir gece, Hz. Şems’in ortadan kaybolmasına sebep olurlar! Bazı kaynaklarda, Şems, çekemeyenleri tarafından şehit edildiği, bazısında ise izinin bulunmadığı yazılıdır! Bu kayboluş olayının rivayetleri çeşitli fakat doğrusunu sadece Allah bilir! Mühim olan, Hz. Şems’in misyonu ve vazifesini tamamlamasıdır!
Hz. Şems’in kayboluşundan sonra, Hz. Mevlâna yine her tarafı aratmış, bizzat Şam’a gitmiş fakat boş dönmüştür!
Hz. Mevlâna, Hz. Şems’in adını zikreden ve filan yerde gördük, diye konuşanlara üstündeki cübbesini bağışlar; Bu senin yalanına armağan, doğru olduğunu bilsem canımı veririm, diyordu!
Hz. Mevlâna’nın 750. Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenleri ( Şeb-i Arûs ), 07 – 17 Aralık 2023 tarihleri arasında, ” VUSLAT VAKTİ ” temalı etkinlikler; Konya Mevlâna Kültür Merkezi Semâ Salonunda icra edilecektir!
2023 yılı; ‘MEVLANA YILI’ olarak kutlanmasına ilişkin genelge Resmi Gazetede yayımlanmış; Bu minvalde; Hz. Mevlana’yı hürmet ve rahmetle yad etmek üzere, Vuslatının 750. yıl dönümünde; yurt genelinde ve yurt dışında etkinlikler düzenlenmiştir!