Acele ve Yanlış Karar Vermenin BEDELİ!

Türkiye gibi jeo-stratejik ülkelerde, gündem çok kolay ve hızlı değişmektedir! Normal bir vatandaş,  gündeme yetişmesi ve takip etmesi, çok zor ve hatta imkânsız derecededir!  

Olay ve olgu meydana gelir,  vatandaş sadece sonuçlarını görebilir!  Vuku bulan olay ve olguları;  süreç,  detay, arka planı ve hatta ileriye yönelik olan etkilerini çok sonradan görebilir! Okuma yapabilirse, ne ala! Yapamaz ise zaten onu da göremez ve anlayamaz!

1990’lı yıllara kabaca bir göz gezdirdiğimizde, ne demek istediğim, kolay bir şekilde anlaşılacaktır. Ülkemiz ve bölge üzerinde hesabı olanlar, içerideki taşeronları vasıtası ile oluşturulan gündemi yakalamakta çok zorlanıyorduk. Acaba neden?

Bölge ve ülkemiz üzerinde hesabı olanlar, tekrar ve çok güçlü olarak gelmeye devam ediyor!  Daha önceki yıllarda olan ve olayları ne görebiliyor ve ne de cevap verebiliyorduk! Cevap verebilecek olan kişiler,  kanallar ve kurumlarımız, işbirlikçi taşeronlar maharetiyle,  işgal altında bulunuyordu!

Bir yüzyılı daha heba etmenin anlamı yok diye düşünüyorum! Bölge hakları adına bazı kararları almamız ve tarihin yüklemiş olduğu sorumluluğu yüklenmenin ve cesaretimizi toplamamızın vakti çoktan geldi ve geçti!

Ülkemiz ve bölgemizde meydana gelen ve yetişmekte zorlandığımız gündeme yönelik, LAO TZU öyküsü ve Hızır (as) ve Musa (as) kıssalarını; okumayı, anlamayı, anlamlandırmayı ve olaylara bir de bu zaviyeden bakmayı düşünüyor ve öneriyorum.

Lao Tzu, öyküsünü şu nasihatle tamamlamış: Siz erken karar vermeye devam edin, demiş, ihtiyar!  Meydana gelen olayların hangisinin talih, hangisinin şanssızlık olduğunu, sadece Allah biliyor! Acele karar vermeyin! Hayatın küçük bir dilimine bakıp tamamı hakkında karar vermekten kaçının! Karar; aklın durması halidir! Karar verdiniz mi, akıl düşünmeyi, dolayısı ile gelişmeyi durdurur! Buna rağmen akıl, insanı daima karara zorlar! Oysa gezi asla sona ermez! Bir yol biterken yenisi başlar! Bir kapı kapanırken, başkası açılır! Bir hedefe ulaşırsınız ve daha yüksek bir hedefin hemen oracıkta olduğunu görürsünüz!

Hızır ve Musa aleyhi selamın hikâyesi; Bir gün Hızır (as) ile Hz. Musa yolda giderken Hızır (as) Hz. Musa’ya: Artık seninle burada ayrılıyoruz! Çünkü sen benim yaptıklarıma dayanamazsın, demiş! Hz. Musa ise hayır ben seninle gelmek istiyorum! Söz veriyorum yaptıkların hakkında sana hiçbir şey sormayacağım, demiş! Böylelikle yola çıkmışlar! Biraz gittikten sonra karşılarına bir gemi çıkmış! Bu gemi yoksullara aitmiş!  Hızır (as) bu gemide bir delik açmış! Hz. Musa bunu görünce; sen ne yapıyorsun, şimdi bu insanlar nasıl gidecekler, bunu neden yaptın, demiş!  Hızır (as.) ise, hani bana bir şey sormayacaktın! Tamam, buraya kadar artık seninle ayrılıyoruz,  demiş!  Hz Musa bunu duyunca, tamam bir daha ağzımı açmayacağım, demiş!  Tekrar yola koyulmuşlar!  Yolda giderlerken Hızır (as) bir çocuğu öldürmüş!  Musa (as.) iyice hiddetlenmiş ve sen ne yapıyorsun, o daha çok küçük, onu neden öldürdün, demiş!  Hızır (as.) yine, hani bir şey sormayacaktın, artık bu kadar yeter, seninle yollarımız burada ayrılıyor, demiş!  Hz. Musa tekrar özür dileyerek bir daha yapmayacağını söylemiş! Ve sonunda bir köye varmışlar! O köydeki kadınlardan su ve yiyecek bir şey istemişler!  Fakat kadınlar, Hızır (as) ile Hz. Musa’yı kovmuşlar! Buna rağmen Hızır (as.) köyün tam çıkışındaki yıkılmak üzere olan bir duvarı onarmış! Hz. Musa bunu görünce tekrar bağırmaya başlamış!

Ve Hızır (as.): Tamam, bu kadar yeter sana her şeyi anlatacağım ve seninle ayrılacağız! Gemiyi delmemim sebebi ileride sağlam gemileri ele geçiren korsan gemisi vardı! Gemiyi deldim ki o korsanlar gemiyi sağlam diye ele geçirmesinler! Çocuğu öldürmemin sebebi o çocuk büyüyünce inkârcı, kâfir bir çocuk olacaktı ve ailesine eziyetler edecekti! Bundan dolayı küçük yaşta öldürdüm ki büyüyünce böyle olmasın! Gelelim duvarı onarmama! O duvarın altında iki yetim çocuğa bırakılan miras var!  Bu duvar zamanla yıkılacak ve artık o arsayı ekin ekmek için kullanacaklar! Bu yüzden onardım ki çocuklar büyüyene kadar idare etsin, çocuklar büyüyünce mallarını alsınlar, demiş!

Ya karar verip, tarih – kültür ve coğrafya aklının gereği olarak,  zamana ve mekâna sahip olacağız! Ya da yine yüz yıl önce olduğu gibi birileri bizim adımıza karar verip; kavga – kaos ve kıtlıklarla boğuşacağız!  Ülke ve bölge olarak kaybedecek vaktimiz kalmadı! Varlık ve yokluk meselesi olduğunu anlayabilmek adına! Bir ve Beraber olmak zorundayız! Aksi halde, yüz yıl önce olduğu gibi lime lime ederler!

Sonsuz Kudret sahibi Yüce Allah, Bakara suresi, 216. Ayetinde;  Sizin hayır bildiklerinizde şer, şer bildiklerinizde hayır vardır  ALLAH bilir siz bilemezsiniz, buyurmaktadır!

Yeni bir Dünya Kurulurken; Türkiye Yüzyılı ya da TÜRK ASRI!.

Dünya; Küresel ve emperyalist olarak tanımladığımız güçler tarafından; varlık ve hegemonyal konumlarının sürdürülebilirliği ve yeniden bir paylaşım adına; kirli planlara sahne olmaktadır! Peki, neden?  

Küresel ve emperyalist güçler;  varlıklarını, ancak paylaşım ve sömürüye borçludur! Sömürü olmadan varlıklarını sürdüremezler!

Sömürü adına,  kirli plan ve hesaplar, önceden, hedef ülkelere atadıkları, taşeron işbirlikçi idareciler maharetiyle, kolay bir şekilde yürütülüyordu!

Son dönemde, hedef ülkelerde, vekalet ve vesayet terör örgütleri üzerinden, iç savaş ve kaos çıkarılmakta, mezkur ülkeler,  dış müdahaleye hazır bir konuma getirilmektedir!

Dış müdahaleyi;  dolaylı bir şekilde, küresel ve emperyalist güçlerin ulusal çıkarlarına matuf,  hedef ülkelere konmak şeklinde ifade edebiliriz!

Peki, bölgemizde, son yıllarda küresel sistemin kurmuş oldukları vekâlet örgütler üzerinden yürütülen, asimetrik savaş neden cereyan etmektedir?

Vekâlet savaşı; insanlık ve medeniyet adına nereye koyabiliriz? Küresel sistem; varlığının devamı adına;  milyonlarca insanın ölmesi ve diğer bölgelere göç etmesinin bir anlamı olmayacaktır! Var olmaları için sadece çıkarları vardır!

Vekâlet ve veraset savaşlarını,  Rusya – Ukrayna savaşı ile birlikte, sabotajlar üzerinden yürüyeceğine, şahit olabiliriz! Kilit ülkelerde kilit isimler!

Bir kuşak ve bir yol projesinin yürütücülüğünü,  hayata geçmesi için yol güzergâhında büyük yatırımlar yapan; 65 ülkenin dışında ki; küresel ve emperyalist güçler;  birlikte Kazan Kazan PROJEYİ;  varlıkları adına, bir tehdit olarak algılamaktadır!

Peki, bir yol ve bir kuşak projesinin ana güzergâhındaki ülkelerde meydana gelen, son dönemdeki darbe ve dış müdahaleler; neden ve nasıl olmaktadır?  Hedef ülkelerde ki; darbe ve dış müdahaleler sıradan olaylar mıdır?  Olamayacağına göre!

Yoksa tüm operasyonlar, yüz yıllık kirli plan ve hesap;  hegemonya varlıkları çerçevesinde yapılan girişimler midir? Başkaca ne olabilir ki?!

Hegemonya ve Varlık savaşını net bir şekilde tanımlayabilmek; olay ve olguları,  taraf ve gelişmeleri, sağlıklı bir şekilde okuma yapmamıza vesile olacaktır! 

Tarihi İpek yolu ve yeni bir yol –  bir kuşak projesinin ana güzergâhında ki ülkeler;  kazan – kazan ilkesi çerçevesinde, birlikte kalkınma projesinin tarafları;  blok ve birlik oluşturma girişimlerine sahne almaktadır!

Bir yol ve bir kuşak projesinin karşı tarafında kimler veya hangi küresel güçler bulunmaktadır? Birlikte kalkınma projesini, engelleme veya tamamen kontrol ve denetimlerine almaya çalışan, küresel veya emperyalist güçler kimlerdir? Peki, neden?

Peki, bir yol ve bir kuşak projesinin, ana güzergâhındaki; kilit ve merkez ülkesi Türkiye içinde ve çevresinde ki ülkelerde neler yaşanmaktadır? Hepsi sıradan ve spontane olaylar mıdır?

Türkiye ve bölge halkları, tarihin ve coğrafyanın yüklemiş olduğu sorumluk gereği,  bir ve beraber, hep birlikte hareket edebilirse; küresel ve emperyalist güçler; bu bölgede hiçbir operasyon yapamaz! Kendi çıkarları çerçevesinde ki; yeni bir sistemi, dengeyi ve düzeni, asla kuramaz!

Anladık mı, içeride ve bölgemizde meydana gelen tüm ekonomik ve terör saldırılarını? Hepsi, sıradan gelişmeler, öyle mi? Hiçbir DIŞ MÜDAHALE yok, öyle mi? İsteyen istediğine inanabilir; sonuçlarına katlanmak kayıt ve şartıyla! Bu operasyonların bir tarafı olabilirler mi?

Kadim Türk Devlet Aklı nezaretinde; Ankara kriterleri ve vizyonu çerçevesinde,  kurulan Birleşik Türk Devletleri Teşkilatı ve TÜRK ASRININ başlangıç hareketi; TÜRK veya Türkiye Yüzyılı belgesini,  bu zaviyeden değerlendirmek daha sağlıklı olacaktır!

21. Yüzyıl ve TÜRK  ASRI!.

Emperyalist devletler ve küresel güçler;  200 yıl önce, Avrasya bölgesinde ki; yer altı ve yerüstü kaynaklarını; kendi ülke halklarının refahı ve gelişmesi,  zenginliklerine de zenginlik katmak adına; kirli bir plan ve sinsi ir boyun hazırlamıştır!   

Kendi Ulusal çıkarları adına; Dünya üzerinde güç olabilecek ve dünya siyasetinde söz sahibi olması muhtemel bir devlet kalmaması gerekmektedir! Aksi halde VAR olamazlar!

Dünya üzerinde sahnelenen kirli oyunun birinci perdesi,  2. Dünya savaşı dönemine kadar devam etmiştir!

Emperyalist devletler ve küresel güçler, dünya üzerindeki sömürülerinin devam etmesi için sahnelemekte oldukları büyük oyunun ikinci perdesini,  ikinci dünya savaşının hemen akabinde sahneye koymaya başladı!

Dün ya Halkları; Küresel güçler ve küresel sermayenin, dünya üzerindeki kirli plan ve sinsi oyunları çerçevesinde; sadece izlemekle ve sahnelenen oyunda bir figüran olmaya devam edecek midir? Yoksa Uyanmanın tam vakti midir? Küresel kirli oyunlar sahne alamayacaktır!

Dünya emperyalistleri ve küresel sermayenin, dünya halklarının geleceğini karartmak ve sömürülerinin devamı noktasında, hegemonyalarının inkıtaa uğramaksızın sürdürülmesi gerekir!  Aksi halde YOK olacaklarını biliyor ve SÖMÜRÜ olmadan VAR olmazlar!

Günümüzde; Kirli plan çerçevesinde, Ortadoğu ve Avrasya kıtasında, vesayet ve vekâlet savaşları ile 200 yıllık bir planın devamı, sinsi oyunun son perdesi;  ‘büyük oyun-3’ sergilenmekte ve sahneye konulmaktadır!

Dünya kara parçasının en büyüğü,  dünya nüfus oranının 3/1’nin yaşadığı, dünya enerji, petrol ve ticaretinin çok büyük bir oranının gerçekleşmekte olduğu ‘ Avrasya ‘ bölgesinde büyük oyunu gerçekleştirmeye çalışıyorlar! Fakat nafile!

Dünya emperyalistleri ve küresel sermayenin, refah ve hayatiyetlerinin sürekliliği için ihtiyaç duydukları enerji ve petrol, Avrasya bölgesinde bulunmaktadır!

Bölgemizdeki vekâlet savaşları ve kan, çıkarlar için akmaktadır! Bölgemizde devam eden vekâlet ve vesayet savaşları, hegemonyaya hizmet etmektedir! Avrasya enerji havzasının kontrolü, denetimi ve hegemonya çerçevedeki; kirli plan ve sinsi oyunun ayak sesleri!

Kontrol edilebilir ve yönetilebilir bir Türkiye karşılarında bekleşmekteler!

Dünya tarihi yeniden bölgemizde yazılmaktadır! Türk Devleti;  yazılmakta olan yeni tarihte; sıklet ve denge unsurudur!

Türkiye’nin olmadığı bir plan; bölgemizde ve dünyada, yok hükmündedir! Tarih, yeniden, bölgemizde ve TÜRKİYE olmadan yazılamayacaktır! Türkiye’nin içinde olmadığı bir plan; Orta Doğu, Afrika ve Avrasya kıtasında sahnelenemeyecektir! 

Türk; Adalet ehli ve Adaleti dağıtandır! Türk; Hakikat ehli ve Hakikatin temsilcisidir! Türk; mazlum halkların hamisi, demektir! Türk; İhya ve inşa demektir!

Türklerin tarihinde, SÖMÜRÜ ve ZULUM asla yoktur! 21. Yüzyıl, tarihte olduğu gibi mazlumların BARIŞ ve HUZUR içinde yaşadığı, yeni bir TÜRK ASRI olacaktır!

Şehirde; Latin külahı görmektense, Türk sarığını yeğlerim, dönemi de, başlamak üzeredir!

Yazılarımda sürekli olarak vurguladığım; Selçuklu – Horasan geleneğinden gelen; TÜRK bir LİDER önderliğinde; Ehliyet ve Liyakat temelli, Adalet ve Hakkaniyet üzere bina edilmiş;  yeni bir devir ve dönem başlıyor!

FİLLER Tepişirken!

Orta Doğu, Asya ve Kuzey Afrika bölgesinde, 100 yıl önce küresel güçler tarafından başlatılan paylaşım;  bugün de,  emperyalist ve hegemonyal varlıkları noktasında, kavgaya sebebiyet vermektedir! Neden acaba? Sömürü olmadan yaşayamazlar!

Bölüşüm, paylaşım ve sömürü adına kavgaya tutuştular! Bölgedeki sömürülerinin devam edebilmesi için tüm etnik ve dini dinamikleri harekete geçirmeleri gerekmektedir!

Bölgede hizmetçileri binlerce taşeron ve işbirlikçi çok kolay bir şekilde bulunabildiği ve var olabilmeleri için mezkûr etnik ve dini parçalanmışlık yetip artmaktadır!

Küresel güçler; 100 yıl önce, Osmanlı İmparatorluğunun nüfuz ve etki alanı 24 milyon kilometrekarelik,  gönül coğrafyası kara parçasında ki;  yer altı ve yer üstü kaynakları,  nasıl paylaşılacağı ile kendi aralarında karar kılmışlar!

Çarlık Sovyetler Birliği dağılması akabinde,  paylaşım anlaşmasından dünya halkları ancak haberdar olmuştur!

Osmanlı imparatorluğu parçalanmadan,  kendi aralarında anlaşan güçler; hangi bölgelere kimin egemen olacağı ve nasıl paylaşılacağını da anlaşma maddelerinde bulunmaktadır!

Parçalanan koca imparatorluğun her bir parçasına kondurdukları devletçiklerin başına,  bir sömürge valisi olabilmek için yapılıyor, tüm hainlik ve işbirlikçileri!

Peki, günümüze geldiğimizde, dünyanın zengin yer altı ve üstü kaynaklarına sahip bölgemizde; paylaşım, parçalama ve yeniden dizayn noktasında neler yaşanmaktadır? 

Bölgemizde; yüz yıl sonra yeniden, vekâlet üzerinden bölüşüm ve paylaşım savaşı, devam etmektedir!  Küresel güçler veya fillerin her birinin trilyon dolarlarla ifade edilen mali açıkları bulunmaktadır! Üretim ile bu açıkları kapatmaları mümkün görünmemektedir! Mutlaka SÖMÜRÜ olması gerekir!

Küresel güçler, varlıklarının devamı için bölgemizde olmak ve bölgenin zengin yer altı kaynaklarını,  işbirlikçi taşeronlar maharetiyle, ülkelerine taşımaları gerekmektedir!

Bölgemizde filler tepişirken, tüm bölge halkları ölmekte, yok olmakta ve ezilmektedir! Kimin umurunda;  Filler tepiniyor ve tepişiyor! Ezilen çimler kimin umurundadır!

Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük stratejistleri; Türkiye,  bölgesinde   ( Irak, İran, Suriye, Mısır veya Rusya ) herhangi bir devlet ile hiçbir şekilde bir araya gelmemeli ve bölgenin gelişimi adına da birlikte politika üretmemeli, diyor! Neden acaba? Mezkûr ülkelerden Rusya haricindekilerinin durumu malumdur!

Söz dinleyen, kontrol edilebilir ve yönetilebilir bir devletçik durumuna getirebilmek için, yapacaklar tüm saldırılarını! Yedi bölgeden gelecekler! Gelecekler ve geldikleri gibi de arkalarına dahi bakmadan gidecekler!

Türkiye Cumhuriyeti Devleti; Ankara vizyonu ve kriterleri çerçevesinde;  milli ve bağımsız politikalar izlemeye ve strateji geliştirmeye; komşu ülkelerle,  bölgenin barışı – huzuru ve selameti adına bir araya gelmektedir! Çünkü tarihin yüklediği sorumluluk ve coğrafya aklı, bunu gerektirmektedir!  

Bölgemizde; tepişen – tepinen filler zaviyesinden, dananın kuyruğunun koptuğu yer burasıdır! 

Bölgemizde; fillerin tepişmesi;  çıkarlar uğruna; füze değil,  nükleer bomba ve atom bombası dahi fırlatırlar!  Peki,  Filler bölgemizde neden tepişiyor? Ne zamana kadar tepişecekler?

Çıkarları uğruna; BÖLME, PARÇALAMA, YÖNETME, SÖMÜRÜ, PAYLAŞIM ve YUTMA noktasında anlaşamadıkları için olabilir mi?

100 yıllardır olduğu gibi Hala Oyun ve Oynaştasın! FATİH’İN İstanbul’u FETHETTİĞİ;  YAŞ, AKIL FERASET, BASİRET, İDRAK ve ŞUURDA olman gerektiğini,  unuttun ve unutturdular! UYAN artık! Ayağa KALK artık!