Yazar, Kontrol dışı dünya tanımlamasını çok ağır bir başlık olarak ortaya atmıştır! Dünyanın küresel güçler veya büyük devletler tarafından kontrol ve denetim altında tutulmasını hedeflemektedir!. Büyük devletler ve küresel güçler, mutlak kontrol peşinde koşarken, diğer güçler de bu sistemin içinde kendi çapları ve ulusal çıkarları çerçevesinde yer alabilmek için mücadele etmektedir!. Neden acaba?! Bugün yaşadıklarımıza ne kadar da benziyor!
Avusturya ve İsveç gibi devletçikler, Türk Devleti, Suriye ve Akdeniz’de ne işi var, diyormuş!. Bak sen?! Peki, kim adına bu efelenmeler! Eski Türk Devletini karşılarında bekleştikleri için Dış İşleri Bakanımızın verdiği cevap tabii ki zorlarına gidecektir!. Avusturya ve İsveç’in Akdeniz ve Libya’da sınırları, var da biz mi bilmiyoruz! Ya da, Dünya haritası mı değişti de haberimiz yoktur?! Dünyada ki tüm işlerde bir rekabetin olduğunu ya da ulusal çıkarların her daim ön planda olduğunu, görmek gerekir!
Uluslar arası ilişkiler düzeni büyük ve küçük devletlerarasında bir oyun olduğunu ve ulusal çıkarlar doğrultusunda kazanmak isteyen küresel güçler ve büyük devletler, kontrol mekanizmaları ile mutlak sonuç peşinde koşmaktadır!. Dünyanın her bir bölgesindeki kaos ve karışıklığın arka planına bakmak, nasıl bir oyun oynandığını anlamak için yeterli olacaktır!.
Devletlerin açık örgütleri ve gizli örgütleri, yer altı ve yerüstü sivil, siyasi ve ekonomik güç merkezleri bu oyunun içinde yer alarak sonuca varmaya çalışır! Tam da günümüzde olduğu gibi!.. Böyle bir oyun oynandığını, büyük devletler ya da küresel güçler, açık ve gizli potansiyelin tamamını kullanarak dünyayı bütünü ile denetim veya kontrol altına almak için çalışmakta olduğunu da idrak etmek gerekir!. Yoksa bir virüs bahanesi ile dünya bu kadar sıkıntıyı neden çekmektedir?! Ya da bir virüs ile sosyal, siyasi, ekonomik ve kültürel değişim nasıl olacaktır?!
Küresel liderlik yarışında rakiplerini geride bırakarak süper güç konumuna geçebilmeyi başarmış olan ABD, soğuk savaş sonrasında bu konumu daha da güçlendirerek sürdürme eğilimli olduğu açıklık kazanmıştır!. Soğuk savaş döneminde kullanılan komünizm korkusu, yeni dönemde sahneden çekildiği için dini, mezhebi, sosyal, siyasal, kültürel ve etnik kimlik benzeri terör ve sıcak çatışma yöntemleri, dünya halklarının önüne konulmaya çalışılmaktadır!. Neden acaba?!
Soğuk Savaş döneminde, kutupların askeri örgütleri ile dünyada bir denge ve güvenlik de sağlanabiliyordu! Bu denge ortadan kalktığı için, güvenlik örgütü olduğunu ileri süren askeri örgütler, çıkarları uğruna üçüncü dünya ülkelerini işgal ederek, milyonlarca insanın ölümü ya da ülke zenginliklerinin yağma edilmesine yol açarak insanlık açısından ciddi bir güvensizlik ortamı oluşturmaktadır!. Mazlum milletlerin Adalet dağıtan ve Hakikat ehli Türkleri neden bekleştiğini şimdi anladık mı?!
Özellikle son yıllarda ki vekalet savaşları ve işgaller, emperyalistlerin dünyayı yeniden kontrol altına alma girişimlerinin bariz örnekleri olarak öne çıkmaktadır!. Dünyayı yeniden kontrol peşinde koşanlar, insanlığın geleceğini tehlikeye sürüklediğine de şahit olmaktayız!. Dünyayı yeniden kontrol altına almaktan ziyade, dünya insanlığını kurtarmakta olduğun, barış ve huzur gelecek diyenlerin, saldırı ve işgallerinden tüm dünya insanlığını da artık kurtarmak gerekir!.
Dünyanın tam anlamı ile kontrol edilebilmesi ve her türlü tehditten uzak güvenlikli bir ortama kavuşturulabilmesi için yeni bir uluslar arası örgütlenme modeline gereksinim bulunmaktadır!. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın her daim ifade buyurduğu; Dünya, Beş’ten büyüktür vurguları, dünya insanlığının barışı, huzuru ve istikrarı adına artık hayata geçmek zorundadır!. Birleşmiş Milletlerin yetersiz kaldığı, emperyalist devletler ve küresel güçlerin uluslararası kuruluşun kararlarını dinlemediği bir ortamda, dünya ve dünya insanlığının güvenliği için yeni bir uluslararası kuruluşa ihtiyaç vardır!.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda ki konuşmasında; Hazreti Mevlana; Adaleti, hakları ve ödevleri gerektiği gibi paylaştırarak herkese hakkını vermek, olarak ifade ettiğini ve bugün dünyada, ne hakların, ne de sorumlulukların gerektiği gibi paylaşıldığının ortada olduğunu! Adaletsizlik istikrarsızlığı, güç mücadelelerini krizleri ve israfı beraberinde getirmektedir!. Herkes için özgürlük, herkes için barış, herkes için refah, herkes için adalet, herkes için huzurlu ve güvenli bir gelecek, ifade ve vurgularının, yeni dünya sistematiği ve yeni dünya dengesi zaviyesinden; kaos, kan, gözyaşı, yıkım, yağma ve istikrarsızlıklarla dolu kontrol altında ki dünya heveslilerine, Adalet dağıtan, Hakikat ehli ve Mazlum milletlerin de hamisi, Kadim Türk Devlet Aklı, Türk Devlet geleneği ve Türk Devleti ebed müddet devam ülküsü çerçevesinde bir cevap olduğunu düşünüyorum!.